Blog

Sır Psikoloji

Blog

Anksiyete-Bozukluklari-1200x628.jpg

1 Kasım 2023 Sır Psikoloji

Anksiyete, hayatımızın doğal bir parçasıdır. Günlük yaşamda karşılaştığımız zorluklarla başa çıkmamızı sağlayan bir mekanizmadır. Fakat bazen bu kaygı hissi, kontrol edilemez bir boyuta ulaşabilir ve anksiyete bozukluklarına dönüşebilir. Bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.

Ayrıca okuyun: İş Yerinde Stres ve Başa Çıkma Yöntemleri

Anksiyete Bozuklukları Nedir?

Anksiyete bozuklukları, normal kaygı duygusundan ayrılarak günlük yaşamı etkileyen, kişinin işlevselliğini ve refahını olumsuz yönde etkileyen durumları ifade eder. Bu bozukluklar çeşitli alt türlerde görülebilir ve genellikle aşağıdaki gibi sınıflandırılır:

Genelleşmiş anksiyete bozukluğu (GAB)

Genelleşmiş anksiyete bozukluğu, sürekli ve aşırı kaygı duymak olarak tanımlanabilir. Kişi, gerçek bir tehlike olmasa bile sürekli endişe hisseder.

Sosyal Fobi (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)

Sosyal fobi, genellikle sosyal etkileşimler sırasında aşırı kaygı ve korku hissetmekle karakterizedir. Toplum içinde utangaçlık, korku ve olumsuz bir değerlendirme endişesi bu durumun belirtilerindendir.

Panik bozukluk

Panik bozukluk, beklenmedik ve tekrarlayan panik ataklarıyla kendini gösterir. Bu ataklar, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı gibi semptomlarla belirginleşebilir.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)

Obsesif-kompulsif bozukluk, takıntılar (obsesyonlar) ve tekrarlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar) şeklinde kendini gösterir. Bu durum, bireyin yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir.

Belirtiler ve Tanı Yöntemleri

Anksiyete bozukluklarının belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ancak genellikle ortak semptomlar şunlardır:

  • Sürekli endişe ve kaygı hissi
  • Uyku problemleri
  • Kas gerginliği
  • Yorgunluk
  • Odaklanma güçlüğü
  • Panik ataklar

Anksiyete bozukluklarının tanısının konulması genellikle uzmanlar tarafından yapılır. Bu tanı sürecinde, belirtiler, semptomlar, tıbbi öykü ve fiziksel muayene dikkate alınır. Ayrıca, kan testleri veya diğer tıbbi tetkikler de yapılarak altta yatan diğer tıbbi durumlar elemine edilir.

Anksiyete Bozukluklarına Sebep Olan Faktörler

Anksiyete bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olan birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerin bazıları şunlardır:

  • Genetik yatkınlık
  • Kimyasal dengesizlikler
  • Beyin kimyasındaki değişiklikler
  • Stresli yaşam olayları
  • Çevresel faktörler

Anksiyete bozukluklarının gelişiminde yalnızca bir faktör etkili olmayabilir. Genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir.

Anksiyete Bozuklukları ile Baş Etme Yolları

Anksiyete bozukluklarıyla baş etmenin birçok yolu vardır. Tedavi, bireysel duruma ve bozukluğun türüne göre değişebilir. Aşağıda, anksiyete bozukluklarıyla başa çıkmak için etkili yöntemler bulunmaktadır:

Terapötik yaklaşımlar

  • Kognitif Davranışçı Terapi (KDT): Negatif düşünce kalıplarını değiştirme ve olumlu davranışları güçlendirme odaklı terapi yöntemi.
  • Davranışçı Terapi: Kişinin korkularıyla yüzleşmesine dayalı bir terapi türüdür.
  • Konuşma Terapisi: Kişinin hislerini, düşüncelerini paylaşarak içsel iyileşmeyi sağlayan terapi yöntemidir.

İlaç tedavisi

  • Antidepresanlar: Belirli anksiyete bozukluklarının tedavisinde kullanılır.
  • Benzodiazepinler: Kısa süreli etkili ilaçlar olup, genellikle panik ataklarının kontrol altına alınmasında kullanılır.

Anksiyete Bozukluklarının Üstesinden Gelmede Yardımcı Diğer Yöntemler

Anksiyete bozukluklarıyla başa çıkma konusunda birçok yardımcı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler, tedaviye ek olarak kullanılabilir ve genellikle yaşam tarzı değişiklikleri üzerine odaklanır.

Egzersiz ve fiziksel aktivite

Düzenli egzersiz, endorfin salgılanmasını artırarak stresi azaltmaya yardımcı olabilir.

Beslenme ve diyet

Sağlıklı beslenme, düzenli uyku düzeni ve kafein/alkol tüketimini azaltma, anksiyete üzerinde olumlu etkiler yapabilir.

Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri

Meditasyon, derin nefes egzersizleri, yoga gibi rahatlama teknikleri anksiyeteyi azaltmada etkili olabilir.

Ayrıca okuyun: Stres Altında Başa Çıkma Stratejileri: Günlük Hayatta Rahatlamak


Akut-Psikoz-Nedir-e1698693216618.png

31 Ekim 2023 Sır Psikoloji

Akut psikoz, ani ve belirgin zihinsel durum değişikliklerini ifade eder. Bu durumun detaylarına ve etkilerine odaklanmadan önce, akut psikozun ne olduğunu anlamak önemlidir.

Ayrıca okuyun: Sınav Kaygısı Nedir?

Akut Psikoz Nedir?

Akut psikoz, ani ve şiddetli bir şekilde ortaya çıkan psikiyatrik bir durumdur. Kişinin gerçeklik algısında bozulma, dış dünyayla ilişkisinde belirgin bir değişiklik ve bazen sanrılar veya halüsinasyonlar yaşaması gibi semptomları içerebilir. Genellikle aniden gelişir ve acil bir durum olabilir.

Akut psikozun belirtileri arasında; gerçeklikten kopma, anormal davranışlar, konuşma bozuklukları, kafa karışıklığı, aşırı şüphecilik, duygusal dengesizlik ve sanrılar yer alabilir. Bazı durumlarda, bu semptomlar şiddetli olabilir ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Akut Psikozun Nedenleri ve Tetikleyicileri

Akut psikozun birden fazla nedeni olabilir. Bu durumun tetikleyicileri ve yaygın nedenleri üzerinde durulması önemlidir.

Genellikle akut psikozun nedenleri arasında stres, travma, uykusuzluk, zihinsel sağlık bozuklukları, beyin hasarı veya kimyasal dengesizlikler yer alabilir. Ayrıca, bazı ilaçlar veya uyuşturucular da bu durumu tetikleyebilir. Örneğin, aşırı miktarda uyarıcı madde kullanımı akut psikozun bir nedeni olabilir.

Çevresel faktörler de akut psikozu tetikleyebilir. Örneğin, yoğun stres altında olmak, aşırı duygusal travma, ani bir kayıp veya zorlu bir yaşam olayı akut psikozu başlatabilir. Bu durum, bireyin ruh halini ve zihinsel durumunu etkileyebilir.

Akut Psikozun Tedavisi ve Yönetimi

Akut psikozun tedavisi ve yönetimi, doğru ve zamanında müdahale ile sağlanabilir. Bu noktada, tedavi seçenekleri ve yaklaşımları incelenmelidir.

Tedavi, genellikle ilaçlar ve terapi yöntemlerini içerir. İlaçlar, semptomların hafifletilmesine veya kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Psikoterapi veya danışmanlık da psikozun yönetilmesinde önemli bir rol oynar. Aile desteği, topluluk destek grupları ve psikososyal rehabilitasyon, akut psikozla başa çıkmada önemli bir rol oynar. Bu tür destekler, kişinin topluma entegrasyonu ve iyileşme sürecinde büyük destek sağlayabilir.

Ayrıca okuyun: Cinsel Terapi Nedir ?


TMS-nedir-e1698691343836.jpeg

30 Ekim 2023 Sır Psikoloji

TMS veya Transkraniyal Manyetik Stimülasyon, günümüzde yaygın olarak kullanılan bir tedavi yöntemidir. Beyin üzerinde manyetik alanlar kullanılarak belirli nörolojik sorunları tedavi etmek için geliştirilen bir tekniktir. Bu yöntemde, beynin belirli bölgelerine manyetik alanlar gönderilir ve bu, sinir hücrelerini uyararak çeşitli tedavilerde yardımcı olur.

TMS Nasıl Çalışır?

TMS, manyetik alanların kullanımıyla çalışır. Bu yöntemde, özel bir cihaz aracılığıyla kafatasının dışından beynin belirli bölgelerine yoğun manyetik alanlar gönderilir. Bu manyetik alanlar, beyindeki sinir hücrelerini etkiler ve bu sayede nörolojik işlevleri değiştirebilir. TMS’nin mekanizması, belirli bir bölgedeki nöronları uyararak veya inhibe ederek beyin aktivitesini düzenlemeye dayanır.

TMS cihazları genellikle elektromanyetik bobinlerden oluşur. Bu bobinler, manyetik alanları belirli bir beyin bölgesine odaklayabilmek için tasarlanmıştır. Uygulama süresi ve sıklığı, tedavinin türüne ve amaçlarına bağlı olarak değişebilir.

TMS Hangi Durumlarda Kullanılır?

TMS, çeşitli nörolojik ve ruhsal durumların tedavisinde kullanılır. Başlıca kullanım alanları arasında depresyon, migren, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), şizofreni, Parkinson hastalığı, posttravmatik stres bozukluğu (PTSD) ve kronik ağrı gibi durumlar yer alır. Özellikle, ilaçlara dirençli depresyon vakalarında TMS tercih edilen bir seçenek olabilir.

TMS’nin Avantajları ve Dezavantajları

TMS’nin bazı önemli avantajları vardır. Öncelikle, ilaç tedavisine dirençli durumlarda etkili bir seçenek olabilir. Ayrıca, TMS genellikle yan etkileri minimal olan bir tedavi yöntemidir ve hasta için rahat bir süreç sunabilir. Bununla birlikte, her tedavi yönteminin olduğu gibi TMS’nin de bazı dezavantajları bulunur. Örneğin, etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve bazı durumlarda etkisi belirgin olmayabilir.

TMS Tedavisi Süreci

TMS tedavisi genellikle birkaç hafta süren bir süreci içerir. Hasta, belirlenen seanslara cihazın başında oturarak veya yatarak tedaviyi alır. Her seans belirli bir sürede gerçekleşir ve genellikle haftada birkaç kez tekrarlanır. Tedavi süreci, kişinin durumuna ve ihtiyacına göre belirlenir.

TMS’nin Geleceği

TMS, sürekli gelişen bir alan olup, gelecekte daha geniş bir yelpazedeki nörolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılabilir hale gelebilir. Araştırmalar ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte, TMS’nin etkinliği artırılabilir ve daha fazla hastalık için tedavi seçeneği haline gelebilir.


Psikopatoloji-ve-Mental-Bozukluklar-Derinlemesine-Bir-Baki-e1698691311183.jpg

22 Ekim 2023 Sır Psikoloji

Psikopatoloji bilim dalı, bireylerin davranışlarında ve düşüncelerinde anormal veya uyumsuz olarak kabul edilen durumları inceleyen bir alandır. Ruh sağlığı uzmanları bu alanda çalışarak insanların karşılaştığı zihinsel ve duygusal zorlukları daha iyi anlamaya çalışırlar. Mental bozukluklar farklı tiplerde ve kategorilerde sınıflandırılır. Bu sınıflandırmalar hastalıkların doğasını anlamak ve tedavi yöntemlerini belirlemek için kritik öneme sahiptir.

Mental Bozuklukların Nedenleri

Mental bozuklukların nedenleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte genetik faktörler stres gibi çevresel etkenler bu durumların oluşmasında önemli bir role sahip olabilir. Mental bozukluklar için çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu yöntemlerin başında ilaç tedavisi gelirken bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapi yöntemleri de oldukça etkilidir.

Önemli Bilgiler

Psikopatoloji ve mental bozukluklar konusunda daha fazla bilgi edinmek isterseniz alanında uzman kişilerden yardım alabilirsiniz. Bu konuda bilgisi olan uzmanlar size en doğru ve güncel bilgileri sağlayabilir. Bu konu üzerine daha fazla derinlemesine bilgi edinmek adına kitaplar okuyabilir veya konferanslara katılabilirsiniz. Ayrıca güncel bilimsel makalelere göz atarak konu hakkında daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Psikopatoloji ve mental bozukluklar karmaşık ve geniş kapsamlı konulardır. Bu alanda yapılan araştırmalar sayesinde insanların yaşadığı zihinsel sorunlara daha etkili çözümler sunulabilir. Bu nedenle bu konuda bilgilenmek ve farkındalık yaratmak oldukça önemlidir.

Mental bozuklukların ortaya çıkmasında etkili olan risk faktörlerini anlamak, bu durumların önlenmesi için atılacak adımların belirlenmesinde kritik bir role sahiptir.

Genetik ve Aile Öyküsü

Birçok mental bozuklukta genetik faktörlerin etkisi büyüktür. Aile geçmişi, bir bireyin benzer bir durumu yaşama olasılığını artırabilir. Ancak bu tek başına bir neden olarak görülmemelidir.

Stresli yaşam olayları mental sağlık sorunlarının tetikleyicisi olabilir. Özellikle travmatik deneyimler yaşayan bireylerde mental bozukluk riski daha yüksektir. Beyindeki kimyasal dengesizlikler de mental bozukluklara yol açabilir. Beynin bazı bölgelerindeki anormallikler de bu tür durumların oluşmasında etkili olabilir.

Mental bozuklukların ortaya çıkmasını engellemek veya riskini azaltmak için bireylerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarına sahip olması tavsiye edilir. Düzenli fiziksel aktivite, dengeli beslenme, yeterli uyku ve stresten uzak durma gibi faktörler bu konuda etkili olabilir.

Toplumun Rolü ve Farkındalık

Toplumun mental sağlık konusunda bilinçlenmesi ve farkındalık yaratılması, bu alanda yaşanan sorunların önlenmesi ve çözülmesi için kritik öneme sahiptir. Eğitim programları ve bilgilendirme seminerleri ile toplumun bu konuda daha bilinçli hale gelmesi sağlanabilir.

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için önerilen kaynaklar şunlardır:

  • Alanında uzman psikolog ve psikiyatristlerin yazdığı kitaplar
  • Bilimsel dergilerde yayınlanan makaleler
  • Ruh sağlığı üzerine düzenlenen konferans ve seminerler

Bilissel-Davranisci-Terapi-e1698691321482.jpg

21 Ekim 2023 Sır Psikoloji

Bilişsel Davranışçı Terapi, bireylerin olumsuz düşünce ve davranışlarını nasıl fark ettiğini ve bu olumsuzlukları nasıl değiştirebileceğini anlamalarına yardımcı olan bir psikoterapi yöntemidir. Bu tedavi yaklaşımı, bireylerin duygusal ve davranışsal tepkilerini daha olumlu bir şekilde yönlendirmeleri için gerekli araçları sağlar.

Bilişsel Davranışçı Terapinin Temelleri

Bilişsel Davranışçı Terapi, bireyin düşüncelerinin, duygularının ve davranışlarının birbiriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu inceleyerek bireye bu üç bileşeni nasıl daha olumlu bir şekilde yönlendirebileceğini öğretir.

Bilişsel Davranışçı Terapide ilk adım, bireyin kendi düşüncelerini ve inançlarını tanımlamasıdır. Bu süreçte birey, olumsuz düşüncelerini tanımaya başlar ve bu düşüncelerin nasıl daha olumlu hale getirilebileceğini öğrenir. Düşüncelerdeki bu olumlu değişiklikler, bireyin davranışlarında da olumlu değişikliklere yol açar. Birey, olumsuz davranışlarını fark etmeye başlar ve bu davranışları değiştirmek için ne yapması gerektiğini öğrenir.

Bilişsel Davranışçı Terapinin Uygulamaları

Bilişsel Davranışçı Terapi, birçok farklı rahatsızlık için etkili bir tedavi yöntemidir. Özellikle anksiyete, depresyon, panik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıklarda oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır.

Bilişsel Davranışçı Terapi, bireyin anksiyete belirtilerini tanımasına ve bu belirtilerle başa çıkmasına yardımcı olur. Birey, endişe verici düşüncelerini tanır ve bu düşünceleri nasıl kontrol edebileceğini öğrenir. Bilişsel Davranışçı Terapi, depresyon belirtilerini azaltmada oldukça etkilidir. Birey, olumsuz düşüncelerini nasıl değiştirebileceğini öğrenir ve bu sayede depresyon belirtileri azalır.

Bilişsel Davranışçı Terapinin Avantajları

Bu tedavi yönteminin birçok avantajı vardır:

  • Kısa süreli bir tedavidir: Bilişsel Davranışçı Terapi, genellikle kısa süreli bir tedavi yöntemidir. Bu sayede birey, kısa süre içerisinde olumlu sonuçlar almaya başlar.
  • Uygulamalıdır: Bilişsel Davranışçı Terapi, bireye gerçek hayatta karşılaştığı problemlerle başa çıkmak için pratik araçlar sunar.
  • Bireyselleştirilmiştir: Her bireyin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir tedavi planı hazırlanır.

b11f68acec94fa5f8b0dbdd85e993528.jpg

3 Mart 2023 Sır Psikoloji

 

Deprem sonrası psikolojik destek, deprem gibi doğal afetlerin etkilerinden kurtulmakta zorlanan insanlara verilen yardım ve hizmetlerin bir parçasıdır. Deprem sonrası psikolojik destek, depremin yol açtığı fiziksel ve sosyal yıkımın yanı sıra insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla da ilgilidir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Hizmetleri

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, acil yardım aşamasından itibaren başlar ve sürekli olarak devam edebilir. Bu hizmetler, deprem sonrası insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmıştır ve aşağıdaki şekillerde sağlanabilir:

  1. Acil yardım: Deprem sonrası ilk saatler ve günler içinde, insanlar acil yardıma ihtiyaç duyarlar. Bu dönemde, hayatta kalmak için gerekli olan temel ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Ayrıca, insanlar deprem sonrası yaşadıkları duygusal stres ve travmayı da hemen hissedebilirler. Acil yardım hizmetleri, insanların bu duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için ilk müdahaleyi sağlar.
  2. Danışmanlık hizmetleri: Deprem sonrası, insanlar yaşadıkları travma ile başa çıkmakta zorlanabilirler. Danışmanlık hizmetleri, insanların yaşadıkları zorluğu anlamalarına, duygusal yaralarını iyileştirmelerine ve hayatlarına yeniden adapte olmalarına yardımcı olabilir.
  3. Grup terapisi: Grup terapisi, deprem sonrası insanların benzer durumlar yaşayan kişilerle bir araya gelerek duygusal yüklerini paylaşmalarına ve birbirlerine destek olmalarına yardımcı olabilir. Bu, insanların yalnız hissetme riskini azaltır ve topluluk içinde yeniden bağlantı kurmalarına yardımcı olabilir.
  4. Aile terapisi: Deprem sonrası, ailelerdeki bireyler birbirlerine destek olabilir veya aile içi gerilimler artabilir. Aile terapisi, aile üyelerinin deprem sonrası travmayı birlikte ele almasına yardımcı olabilir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Nedir?

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden sonra insanların sağlıklı bir şekilde iyileşmelerine yardımcı olabilir ve onların yaşamlarını yeniden kurmalarına yardımcı olabilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, farklı kişilere ve gruplara yönelik olarak çeşitli şekillerde sağlanabilir. Ayrıca, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, bireylerin ve toplumların depreme hazırlıklı olmalarını ve gelecekteki doğal afetlere daha iyi bir şekilde yanıt vermelerini sağlayacak önleyici tedbirleri de içerebilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremzedelerin yanı sıra, afetten etkilenen kurtarma çalışanları, sağlık çalışanları, polis ve itfaiye personeli gibi acil durum görevlileri için de geçerlidir. Bu kişiler, afet sırasında gördükleri travmanın yanı sıra, kurtarma çalışmaları sırasında insanların acılarını gözlemlemenin etkileriyle de başa çıkmak zorunda kalabilirler.

Sonuç olarak, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olur ve onların yeniden sağlıklı bir şekilde hayata dönmelerini sağlar. Bu hizmetler, acil yardım aşamasından itibaren başlayarak, bireysel ve grup terapileri, danışmanlık hizmetleri ve aile terapisi gibi farklı formlarda sağlanabilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olmak için birçok farklı yaklaşımı içerebilir. Bu yaklaşımlar arasında bireysel ve grup terapileri, danışmanlık hizmetleri, aile terapisi, sosyal destek programları, eğitim ve bilgilendirme programları gibi çeşitli yöntemler yer alır.

Bireysel terapi, depremzedelerin bir danışmanla bir araya gelerek yaşadıkları duygusal stresi, travmayı ve kaygıları ele almalarına yardımcı olur. Grup terapisi, depremzedelerin bir araya gelerek benzer deneyimleri paylaşmalarını ve birbirlerine destek olmalarını sağlar. Aile terapisi, deprem sonrası aile dinamiklerindeki değişimlerle başa çıkmaya yardımcı olur ve aile üyelerinin birbirleriyle daha iyi iletişim kurmalarını sağlar.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek

Sonuç olarak, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, farklı kişilere ve gruplara yönelik olarak çeşitli şekillerde sağlanabilir. Bu hizmetler, depremzedelerin ve kurtarma çalışanlarının yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olur ve onların yeniden sağlıklı bir şekilde hayata dönmelerini sağlar.

  • Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen insanların sağlıklı bir şekilde iyileşmelerini sağlamaya yöneliktir. Bu hizmetler, insanların deprem sonrası yaşadıkları kayıplar, travmalar, stres ve kaygı gibi duygusal sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olur.
  • Deprem sonrası ücretsiz psikolog hizmetleri, farklı seviyelerde ve farklı tiplerde sağlanabilir. Örneğin, birinci basamak sağlık hizmetleri, acil servisler ve ilk müdahale birimleri depremden etkilenen insanların psikolojik ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunabilir. İkinci basamak sağlık hizmetleri, psikologlar, psikiyatristler ve diğer zihinsel sağlık uzmanlarından oluşan ekipler tarafından sunulan daha uzmanlaşmış hizmetlerdir.
  • Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremzedelerin yanı sıra kurtarma çalışanlarına da yöneliktir. Kurtarma çalışanları, deprem bölgesinde kurtarma ve yardım çalışmaları yürütürken de büyük bir stres altındadırlar ve çoğu zaman depremden etkilenen insanların acil psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalırlar.
  • Deprem sonrası ücretsiz psikolog hizmetleri, farklı kültürlerde ve topluluklarda farklı şekillerde sunulabilir. Örneğin, bazı topluluklar için grup terapisi ve sosyal destek programları daha uygunken, diğer topluluklar için bireysel terapi daha iyi olabilir. Bu nedenle, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen toplulukların kültür, inanç ve ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanmalıdır. Online psikolog desteği de günümüzde bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır

Doğal Afetlerin Yol Açtığı Psikolojik Etkiler

Doğal afetlerin yol açtığı psikolojik etkilerin azaltılması için birçok tedbir alınabilir. Bu tedbirler arasında şunlar yer alabilir:

  1. Psikolojik danışmanlık: Deprem sonrasında insanlar stres, kaygı, korku ve diğer psikolojik problemler yaşayabilirler. Psikolojik danışmanlık hizmetleri bu insanlara yardımcı olabilir ve psikolojik yaraların iyileştirilmesine katkı sağlayabilir.
  2. Topluluk desteği: Deprem sonrasında insanların birbirleriyle iletişim kurması ve destek sağlaması önemlidir. Bu desteği sağlamak için topluluk etkinlikleri, dayanışma kampanyaları ve psikolojik destek grupları düzenlenebilir.
  3. İletişim: Deprem sonrası insanların haber almak için birçok kaynağa ihtiyaçları olabilir. Bu nedenle, iletişim hatlarının açık kalması ve güvenilir bilgilerin sağlanması önemlidir.
  4. Güvenli ve rahatlatıcı ortamlar: Deprem sonrası insanların güvenli ve rahatlatıcı bir ortamda olmaları önemlidir. Bu ortamlar, insanların kaygılarını azaltmalarına ve kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilir.
  5. Fiziksel aktivite: Deprem sonrasında fiziksel aktivite yapmak, insanların stres ve kaygılarını azaltmalarına yardımcı olabilir. Yürüyüş, yoga ve meditasyon gibi aktiviteler, insanların zihinsel sağlıklarını korumalarına ve iyileştirmelerine yardımcı olabilir.
  6. Uyumak: Deprem sonrası insanların uyku düzenleri bozulabilir. İnsanların sağlıklı bir uyku düzeni korumaları, psikolojik sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilir.
  7. Profesyonel yardım: Deprem sonrası insanların psikolojik sorunları çok ciddi olabilir. Bu durumda, profesyonel yardım almaları önemlidir. Psikiyatristler ve psikologlar, insanların psikolojik yaralarının iyileştirilmesine yardımcı olabilirler.

Psikolojik İlk Yardım Nedir?

Psikolojik ilk yardım, afetlerden etkilenen insanlara hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmek için tasarlanmış bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, afet sırasında, hemen sonrasında veya birkaç gün sonra uygulanabilir. Psikolojik ilk yardım, afetlerin psikolojik etkilerini azaltmaya yardımcı olur ve insanların afet sonrası stres bozukluğu gibi daha ciddi zihinsel sağlık sorunları geliştirme riskini azaltabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), bir afet sonrasında ortaya çıkabilen ciddi bir zihinsel sağlık sorunudur. Deprem gibi afetler, insanların hayatlarını tamamen değiştirebilir ve sonrasında stres ve kaygı gibi duygusal tepkilere neden olabilir. Bu tepkiler zamanla geçmezse, TSSB gelişebilir.

TSSB, sıkıntı verici hatıralar, kabuslar, uykusuzluk, hiperaktivite, panik ataklar, yıkım, kayıp, hayatta kalma suçu gibi semptomlarla kendini gösterir. TSSB semptomları, günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ve insanların sosyal ilişkilerini bozabilir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Yöntemleri

Deprem sonrası psikolojik destek, psikolojik ilk yardımın yanı sıra bir dizi diğer yöntemleri de içerir. Bunlar şunları içerebilir:

  • Bireysel terapi: Psikologlar ve psikiyatristler, afetlerden etkilenen insanlara bireysel terapi sağlayabilirler. Terapi, insanların zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine ve TSSB semptomlarını azaltmalarına yardımcı olabilir.
  • Grup terapisi: Deprem sonrası destek grupları, insanların benzer zorluklarla karşılaşanlarla bir araya gelmelerine denir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri

Travma sonrası stres bozukluğu, bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu ciddi bir travma sonrasında ortaya çıkan bir tür anksiyete bozukluğudur. Deprem, savaş, doğal afetler, saldırılar veya ciddi bir kaza gibi olaylar, travma sonrası stres bozukluğunun en yaygın nedenleridir.

Bu bozukluğun belirtileri, kişinin yaşadığı travmatik olayın etkisiyle ortaya çıkar. Belirtiler şunlar olabilir:

  • Yineleyen kabuslar ve kötü anılar
  • Uyku sorunları
  • Ani sinirlilik ve öfke nöbetleri
  • Aşırı endişe ve korku
  • Olayın yinelenen düşünceleri ve hatıraları
  • Yalıtılmışlık ve depresif hisler

Travma sonrası stres bozukluğu olan insanlar, genellikle olayla ilgili durumlardan kaçınmaya çalışırlar ve olayın yaşanmasından sonra hayatlarında iş ve sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşayabilirler.

Travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerin tedavisi, uzun sürebilir ve birkaç farklı terapi türü içerebilir. Psikoterapi, özellikle bireysel terapi, tedavi sürecinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca, bazı ilaçlar da semptomları hafifletmek için kullanılabilir. Kayseri psikolog kliniklerine başvurarak destek alabilirsiniz

Kayseri Deprem Sonrası Psikolojik Destek

Deprem sonrası psikolojik destek, travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde olduğu gibi, psikolojik ilk yardım gibi bazı temel ilkeleri de içerir. Bu ilkeler, aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  1. Güvenli bir ortam sağlamak: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilere güvenli bir ortam sağlamayı amaçlamaktadır. Bu, acil durumlar sırasında barınak, yiyecek, su ve diğer temel ihtiyaçlar gibi pratik desteği içerir. Ayrıca, insanlarla duygusal olarak bağlantı kurmayı, onları dinlemeyi ve onlara rahatlatıcı bir ortam sağlamayı da içerir.
  2. Yardım arama: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilerin yardım aramasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu, farkındalık yaratmak, kaynakları ve yardım hatlarını tanıtmak ve insanların kendilerine veya başkalarına yardım almalarına yardımcı olmak gibi şeyleri içerebilir.
  3. Bağlantı kurma: Deprem sonrası psikolog destek, kişilerin birbirleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu, insanların birbirleriyle konuşmasına, destek gruplarına katılmasına ve benzer deneyimleri paylaşmasına yardımcı olmayı içerir.
  4. Bilgi verme: Deprem sonrası psikolog desteği yada psikyatrist desteği , kişilere bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Bu, acil durumların etkileri, kurtarma operasyonları, sağlık hizmetleri, ilaçlar, psikoterapiler ve diğer kaynaklar hakkında bilgi sağlamayı içerir.
  5. Çevre düzenleme: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilerin çevrelerini düzenlemelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu, bir oda düzenlemesi veya kişisel eşyaların yeniden düzenlenmesi gibi pratik destekleri içerebilir.
  6. Güvenli bir yer sağlayın: Deprem sonrası kişilerin güvende hissetmesi önemlidir. Eğer mümkünse, güvenli bir yer sağlanmalı ve kişilere barınacakları bir yer verilmelidir.
  7. Psikolojik destek hizmetleri sunun: Deprem sonrası stres bozukluğu yaşayan kişiler için psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Bu hizmetler, bir psikolog veya psikiyatrist tarafından verilebilir. Kayseri Ücretsiz psikolog desteği için psikolog klinikleri aramalarında Sır Psikolojiye başvurabilirsiniz
  8. Toplumda farkındalık yaratın: Deprem sonrası stres bozukluğu hakkında toplumda farkındalık yaratmak, insanların bu durumu daha iyi anlamasına ve buna nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur.

 

Kayseri Deprem Sonrası Ücretsiz psikolog Destek Hizmetleri Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Tıklayınız.

 


Psikometrik-Testleri-Kim-Yapar-Nolurbak.jpg

18 Aralık 2019 Sır Psikoloji



Sır Psikoloji

PSİKOMETRİK TESTLER


Psikometrik testler: Psikologlar ne için kullanır?

Psikometrik testleri psikologlar genellikle seçim süreçlerinde kullanılır, ancak bilişsel yeteneklerimizi geliştirmek için de yararlıdır.

Psikometrik testler, birçok amaç arasında,psikologlar tarafından  personel seçim süreçlerinde veya giriş testlerinde kullanılır. Onlardan korkanlar ve bu küçük mantıksal ve mekânsal muhakeme problemlerini sevenler var. İşlevleri her zaman aynıdır: kişisel tutumları, becerileri ve psikolojik profili ölçmek.

Bu iyi yapılandırılmış testler eleştirisiz değildir. Herhangi bir psikolojik boyutu veya özelliği ölçmek söz konusu olduğunda, farklı tekniklere başvurmak daha eksiksizdir. Bu şekilde testi uygulayan psikolog daha geniş bir bilgi yelpazesi elde edilebilir.

Psikometrik testler, bir puan ve ilk yaklaşımdan biraz daha fazlasını sunar. Adayın becerilerinin pozisyonun gerektirdiği temel şartlara uygun olup olmadığını görmeye izin verir. Bununla birlikte, sonuçlar daha geniş ve daha kesin bir değerlendirme elde etmek için diğer kriterlerle karşılaştırılıyor.

Raven matrisleri ve sözel veya mekanik yetenek testleri gibi seçici testler, ilk seçim aşaması için uygun filtreler olarak düşünülebilir. Bunları genellikle bireysel bir görüşme takip eder.

Şüphesiz şu anda bir pozisyon isteyen birçok insan psikometrik testlerden geçiyor; amaç ilk seçim aşamasında iyi bir puan almaktır. Özetle, bir sonraki teste erişmek için aşılması gereken ilk engeldir.

Psikometrik testler:Psikologların  amaç ve uygulama alanları

Psikometrik testler genellikle çok seçmeli anketlerdir. Şirketlerin veya herhangi bir organın adayın kişiliği veya diğer bilişsel yönleri hakkında bilgi edinmesine izin verir; dikkat, hafıza, problem çözme, sözel veya mekansal tutumları değerlendirir.

Değerlendirmede dikkate alınması gereken üç önemli husus vardır: hız, doğru cevaplar ve hata sayısı. Öte yandan, Toulouse Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmalar gibi çalışmalar önemli bir hususu vurgulamaktadır. Bu testler uzman psikologların değerlendirmesine tabi tutulmalıdır.
Hangi alanlarda kullanılabileceğini görelim.

Psikometrik testler psikolojik değerlendirmelerin bir parçasıdır. Bu nedenle uzman psikologlar tarafından yönetilmeli ve değerlendirilmelidir.
Uygulama alanları
İşyerinde seçim süreçleri.
Eğitim ortamı: Bir öğrencinin entelektüel yeteneklerini, gelişimini ve mesleki yeteneklerini değerlendirmek için kullanılırlar.
Klinik bağlam. Psikometrik testler klinik psikologların olağan çalışmalarının bir parçasıdır. Kişilikleri ve tutumları değerlendirmek için kullanılır, aynı zamanda tanı koymak, psikolojik bozuklukların, bunamaların varlığını doğrulamak için kullanılır.
Ehliyet ve silah lisansı. Gelecekteki sürücünün dikkatini, reaksiyonunu, görsel-uzamsal yeteneklerini değerlendirmeye veya bir silah sahibi olmak isteyen kişinin gereksinimleri olup olmadığını anlamaya izin veriyorlar.

Psikometrik test türleri

Birçoğumuz en az bir kez bir seçim sürecinden geçtik ve testle ilgili gerginlik veya zorluk hissini yaşıyoruz. Bununla birlikte, bu egzersizleri günlük olarak zihinlerini formda tutmak veya sadece eğlenmek için kullanan kişiler var.

Aslında, bilişsel süreçleri, dikkati, hafızayı, mekansal esnekliği, sözel becerileri vb. eğitmek için iyi bir yoldur. Akıllı telefonlar ve hatta internet için birçok uygulama bize oyunlara ve testlere ücretsiz olarak erişme imkanı sunuyor.

En sık kullanılan psiko-yetenek testleri nelerdir?
-Sözel yetenek testi
-Kavramları kelimelerle anlama ve ifade etme yeteneğini ölçer.
-Yazım alıştırmaları, eşanlamlı ve zıt anlamlı kullanımı, sözlü anlama, tamamlanacak cümleler, yazım kurallarını içerir.
-Mantıksal-matematiksel testler
-Sayısal işlemleri anlama ve bunlarla çalışma yeteneğini ölçer.
-Klasik problemler, toplamlar, çıkarma, çarpma ve bölünmeler, kesirler, kökler, yüzdeler, denklemler vb.
-Mekansal yetenek testi
-En ilginçleri arasındadır. Uzaydaki şekilleri, hacimleri, mesafeleri, konumları ayırt etmeyi ve tanımayı gerektirirler.
-Genellikle bağlamı anlamak için zihinsel olarak döndürülecek eksik figürler, bulmacalar, figürler sunarlar.
-Soyut akıl yürütme testi
-Bilgileri mantıksal olarak gözlemleme ve organize etme yeteneğini analiz ederler.
-Bu nedenle tümdengelim yeteneklerimizi bir dizi harf, şekil, kart veya bozuk para önünde kullanmalıyız.
-Dikkat ve konsantrasyon testi
-Her zaman yüksek dikkat gerektiren personel seçme süreçlerinde bulunurlar. İstenen pozisyon fabrikada veya operatörün uzun süre konsantre kalması gereken herhangi bir şirkette bir iş olabilir.
-Her şeyden önce, bu testler tekrarlayan ve monoton bir görevle karşılaşıldığında bile dikkatli olma yeteneğini ölçer. Bu amaçla görsel bellek alıştırmaları, yazılı pasajları, sayıları veya kelimeleri ezberleme yeteneğini içerir.

Bir psikometrik testi nasıl başarılı bir şekilde geçebilirim?

Söylediğimiz gibi, kendilerini bu şekilde aktif tutan birçok insan var; motivasyon kişisel ilgi veya bir yarışmaya katılımla belirlenebilir. İdeal olan her türlü testi sakin bir şekilde denemektir. Hatalardan ders alın ve bunları mümkün olan en kısa sürede çözmeye çalışın.

Ayrıca, şu basit ipuçlarını izleyin:
Bu testleri mümkün olan en iyi şekilde çözme eğitimine ek olarak, seçim testi sırasında konsatrasyonu kontrol etmeyi ve yönetmeyi öğrenmelisiniz.
Talimatları sakin bir şekilde okuyun, kuralları izleyin ve bir ödevi bile unutmamaya dikkat edin.
Size sunulabilecek örnekleri analiz edin. Ödevi çok iyi bildiğinizden asla emin olmayın.
Zaman önemlidir. Herhangi bir soruya takılmayınız.
Onu daha da karmaşık hale getirmeden olduğu gibi bırakarak bir sonrakine geçin.
Test bittikten sonra tekrar kontrol ediniz.
Bu testlerin mantığa dayandığını unutmayın. Sağduyunuzu kullanın. Psiko-yetenek testleri giderek daha popular hale geliyorlar: Onlara aşina olmak hiç bir zaman asla çok fazla değildir. Seçim sürecinin ötesinde, bu becerileri geliştirmek beynimiz için sağlıklı ve faydalıdır.

Psikometrik testler nasıl çalışır?

Esas olarak üç tip psikolojik test vardır:
– Zeka için psikometrik testler: yeni bir ortama uyum sağlama yeteneği, yeni kuralların veya yükümlülüklerin keşfi veya entegrasyonu, bir durumu analiz etmek ve çözüm bulmak için özetlemek amacıyla ölçülür.
– Kişilik anketleri: Bunlar, örneğin, başkalarıyla nasıl ilişki kurduğumuza, dinleme becerilerimize, titizliğe ve yeniden teyit etme yeteneğine dayanan testlerdir.
– Projektif testler: kişiliğimizi, yapısını ve organizasyonunu genel olarak anlamamıza izin veren testler.
En iyi bilinenleri Tematik Görünme Testi veya TAT (çizimlerle uyarı teması testi) ve Rorschach testi. Bu psikolojik testler duygusal bölümü (CE) ölçer: ilişkisel yön, toplumdaki davranış, reaksiyonların ve duyguların yönetimi.
Mantık, canlılık ve düşünme şeklimize odaklanmış IQ (CI) tabanlı başka teknik testler de var.
Psikolojik testler de zaman sınırlı bir test olarak sunulabilir. Genellikle 1 saat 30 dakika dayanırlar ve aşağıdaki bölümlere ayrılırlar:
– Sözel yetenek: 20 dakikada 25 soru.
– Sayısal yetenek: 20 dakikada 15 soru.
– Mantıksal akıl yürütme: 25 dakikada 20 soru.
-Dikkat-hafızaya yerleştirme: 10 dakikada 4 soru.

Bu testler ne içindir?

Büyük şirketler, kamu hizmetleri ve prestijli kolejler genellikle yeni üye seçmek için bunları kullanır. Aday daha iyi tanımlanır, zekasını, analiz ve sentez ruhunu ve yaratıcılıklarını ölçer.
Sakin olun!

Bu sinirler ile ilgili değil. İşe alımınız psikometrik testlerin sonuçlarına bağlı değil. Bu tamamlayıcı bilgidir. CV’ niz daha önemlidir. Çevrimiçi birçok psikolojik test var, onlara rahatlıkla çalışabilirsiniz. Bu şekilde motive olabilir ve iş başvurusu zamanı daha rahat davranabilirsiniz.
Önemli Şirketlerin Kullandığını Unutmayın!

Psikometrik testler 20. Yüzyılın başlarında oluşturulmuş olup, genel olarak eğitim alanları içerisinde kullanılıyordu. 2000’li yıllardan sonra işe alım ve çalışan personele terfi süreçlerinde de kullanılmaya başlanmıştır.

Yapılan araştırmalara göre dünyanın en önemli şirketlerinin %80’i psikometrik testleri şirketlerine göre düzenleyip psikologlarına uygulatmaktadırlar. Ve yine yapılan araştırmalarda bu testlerin kaliteyi daha fazla artırdığını ortaya çıkarmıştır.

Kayseri  Psikolojik testler Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Tıklayınız.

RANDEVU ALIN..

RANDEVU MAİL:






    İsminiz

    E-mail Adresiniz

    Doktor Tercihiniz

    Tarih

    Düşünceleriniz




    18 Aralık 2019 Sır Psikoloji



    Sır Psikoloji

    İLİŞKİ PUSULASI


    Kayseri Evlilik ve İlişki Danışmanlığı

    İkili ilişkiler hayatımızın büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Karşı cinsle olan ilişkimiz çocukluk döneminden itibaren cinsiyet ayrımını yaptığımız süreçten başlayarak hayatımızın her döneminde yer almaktadır. Ancak ikili ilişkiler konusunda sahip olunan yanlış görüşler ve tutumlar çoğu zaman bizi ilişki içerisinde bir bilinmeze sürükler ve ilişkilerimizin kalitesini düşürür.

    Neredeyse 10 insandan 9’u farklı kaynaklardan ilişkisini nasıl iyiye götürebileceğine ilişkin araştırmalar yapar. Bulduğu sonuçlar doğrultusunda farklı yöntemleri ilişkisinde dener. Maalesef ki bu denemelerin birçoğu ilişkileri ileri götürmezken bazı ilişkilerde farklı problemlere de zemin oluşturur. Bu yazımızda sizlerle ilişki pusulası olacak nitelikte bilgiler vereceğiz.

    Vereceğimiz bilgiler ilişkileriniz için sihirli değnek dokundurmak gibi olmayacak. İlişkinizde kendinizi ve eşinizi değerlendirmenize yardımcı olacak. İşte ilişkiler için öneriler…

    Kıyaslama Yapmaktan Kaçının

    Her ilişki kendi içerisinde farklı dinamiklere sahip bir yapıdadır. Farklı çiftler farklı aktiviteleri yapmaktan keyif alırlar. İlişkilerinizi ya da hayatınızı bir başkasının ilişkisi ve hayatı ile kıyaslamak hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Ayrıca kıyaslama konusunda zaman çok etkin bir elemandır.

    Karşınızdaki ilişkinin mutlu bir anı ile kendi ilişkinizi kıyasladığınızda sizi sorgulama yapmaya iterken, karşınızdaki ilişkinin problemli bir anında yaptığınız kıyaslama size ilişkinizin mükemmel olduğunu düşündürtebilir. Bu nedenle kıyaslama yapmak yerine ilişkilerinizde dönem dönem değerlendirmeler yapmak daha faydalı olacaktır.

    İlişkiler Peri Masalı Değildir

    Kadın – erkek ilişkilerini özellikle birçok kadın gözünde bir peri masalı gibi değerlendirir ve yaşanılan ilk aksi durumda neye uğradığını şaşırır. Çocukluğunuzdan beri hayalini kurduğunuz büyülü aşk hikayesinin içerisinde neşe kadar kederi de barındırdığını unutmamalısınız. Yaşadığınız ilişkinin gerçek hayatın bir parçasını olduğunu unutmamak hem ilişkilerinizin bağlarını güçlendirir hem de ilişki esnasında hayal kırıklıkları yaşamanızın önüne geçer.

    Partnerinizle Ortak Zevkler Belirleyin

    Birçok insan ilişkisinin mükemmel olmasını istemektedir. Ancak bunun için çaba sarf etmemektedir. Gündelik hayat rutininde zaten yorulan kişiler ilişkilerinde çaba sarf etmekten kaçınmaktadır.

    Bu durumda ilişkilerin istendiği kadar sağlıklı ilerleyememesine yol açmaktadır. Partneriniz ile ortak zevkler belirlemek gün bitip eve gitme saatiniz geldiğinde sizi heyecanlandıracak ve zamanlarınızın daha dolu geçmesini sağlayacaktır.

    Partneriniz Sizin Zihninizi Okuyamaz

    İlişki esnasında hem kadınların hem de erkeklerin en sık yaptıkları hata karşı tarafa hiçbir şey söylemeden sıkıntısının anlaşılmasını istemektedir. Ancak karşınızda ki insanın doğa üstü güçleri olmadığı için siz anlatmadığınız sürece sizin problemlerinizin ne olduğunu anlaması mümkün değildir. Böyle anlarda problemleriniz çözüme kavuşamayacak hatta daha da büyük bir hal alacaktır. Bu nedenle ilişki anında yaşadığınız problemleri mutlaka partneriniz ile paylaşmanız gereklidir.

    İlişkinizi Acele Yaşamanıza Gerek Yok

    Özellikle ülkemizde birçok insan ilişkilerinde kendini başkalarına ispat etme gerekliliği duymaktadır. Bu nedenle de ilişkisini birçok yönden tam olarak tartmadan acele kararlar vermektedir. Ancak yapılan araştırmalara göre geç yaşta evlenmek ilişkilerin kalitesi üzerinde olumsuz değil aksine olumlu etkiler yaratıyor.

    Uzmanlar çiftlerin evlilik öncesinde her şeyi tam olarak ölçmeleri gerektiğini belirtiyor. Unutmayın ilişkiler insanların yarıştığı bir alan değildir. İlişki başarısı insanlara hiçbir şeyi ispat etmeniz anlamına gelmez. Bu nedenle ilişkinizde aceleden kaçınmanız gereklidir.

    Önce Kendinizle Barışık Olun

    İnsanların başka insanları hayatlarına almalarında ki en temel etken sevgi dolu bir beraberliği paylaşmaktır. Günümüzde özellikle birçok kadın hayatına alacağı erkeği tercih ederken her konuda kendini ispat etmiş erkekleri tercih etmek istemektedir. Hayatındaki erkekle övünmek onunla ön planda olmak istemektedir.

    Oysa hayatta kendi başarılarına inanmayan ve ilişkisinde kendini geri plana atan insanlar çoğu zaman kaliteli ilişkiler yaşayamamaktadır. Bu nedenle ilişkilerinizde mutlaka kendinizle barışık olun ve kendinizi tatmin edecek alanı mutlaka sağlayın.

    Çevrenizdeki İnsanların Fikirleri İlişkinizi Yönetmesin

    İlişkiler konusunda toplumumuzda en sık yapılan bir diğer hata ise çevredeki insanların görüşlerine ilişki içerisinde çok fazla yer verilmesidir. İlişkinizle ilgili ya da hayatınızla ilgili alacağınız kararlarda üçüncü kişilere danışmak sizin ve ilişkiniz açısından yıpratıcı olacaktır.

    İlk olarak karşınızdaki insan sizin gerçekten neye ihtiyacınız olup olmadığını bilemez, ikinci olarak ise başka insanlar sizin ilişkinize yorum yaparken kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuz ve yıkıcı olacaktır. Üçüncü kişiler her zaman ilişkinizdeki olumsuz durumları görmeye daha meyillidir.

    İlişkilerinizde Korkulara Yenik Düşmeyin

    Her zaman hayattan ne istediğini bilen insanlar daha mutlu beraberliklere imza atarlar. İlişkilerde altın kural geçmişte yaşanmış olaylardan ders çıkarmak ve bu durumu ilişkinin ilerleyen süreçlerine taşımamaktır.

    İlişki içerisinde eğer geçmişten taşıdığınız korkular var ise bu sizin ilişkide artık eskisi gibi olmamanıza ve kendiniz gibi davranmamanıza sebep olur. Bu durum ilişkinizde yaşanan olumsuz süreçlerin daha çok yayılmasına neden olmaktadır.

    Partnerinizi Önemsediğinizi Hissettirin

    İnsanlar birbirinden farklı duygu, düşünce ve zevklere sahiptirler. İlişkinin temel amacı tüm duygu ve düşüncelerde ortak amaçları yaşatmak değildir. Aksine ilişkilerde yaşanılan farklılıklar ilişkilerin daha zengin ve çok yönlü olmasını sağlamaktadır.

    Kadınlar her zaman özel olduklarını hissetmek isterler. İşte tıpkı bu mantıkla sizde partnerinizin ilişki esnasında özel olduğunu hissettirin. Farklı fikirlere sahip olsanız ve zıtlıklar yaşasanız da asıl önemli olanın o olduğunu her zaman sağlayın. Farklılıklarla ilişkinizi ilerletebilmeniz ilişkinizin sağlam temellerinin bir göstergesi olacaktır.

    Sevgiliden Önce Arkadaş Olun

    Uzun süreli ilişkiler incelendiğinde genellikle temelinde sağlam bir arkadaş ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Hayat uzun bir yol insanlar yanlarında götürdükleri partnerleri ile her türlü sıkıntı ve sevinci paylaşmak ister. Bu nedenle ilişkilerde en sağlam temeller sağlam arkadaşlıklar ile kurulur. Eğer en yakın arkadaşınız aynı zamanda partneriniz ise mutlu bir ilişki içerisindesiniz demektir.

    İlişkilerin Değerini Para İle Ölçmeyin

    oplumuzda “zengin koca” diye bir terim bulunmaktadır. İnsanlar genellikle zengin bir eşe sahip olduklarında hayatlarına dair tüm aşamaları tamamladıklarını düşünürler. Ancak ikili ilişkilerde ilişkinizi değerlendirirken bir süre sonra paranın ilişkiniz için bir değer yargısı olmadığını fark edeceksiniz.

    Yapılan araştırmalar gösteriyor ki para ile ilişki uzunluğu ve kalitesi arasında herhangi bir tatminlik bağlantısı kurulamıyor. Bu nedenle ilişkinizi sadece maddiyat üzerine kurmayın.

    Mükemmeli Aramak Sadece Sizi Yorar

    Günümüzde insanlar arasında yaygın olan “Daha iyisini bulabilirim”, “Daha mükemmelini yaşayabilirim”, “Ben en iyisine layığım” gibi düşünceler mutsuz ilişki sayısını arttırıyor. Hiçbir ilişki içerisinde mükemmelliği barındırmıyor.

    İlişkileri mükemmel yapan en temel etken insanların ilişki içerisinde karşılıklı olarak birbirlerinin hatalarını tolere edebiliyor olmaları. Her an sizinle aynı fikirde olacak ve sizi mutlu edecek birini aramak yerine her durumda birbirinizi anlayabileceğiniz birini aramak sizi daha çok mutlu edecektir.

    İnsanlar hep mükemmel ilişkinin peşindedirler ve bunu ararken kendilerinde hiçbir kusur olmadığını düşünürler. Oysa bu en büyük yanılgıdır. Ayrıca çiftlerin ilişkilerde gelecek değil geçmişe bağlı olmaları da ilişkilerin bozulmasına sebebiyet verir.

    Tabi ki ilişkiler için geçmişte sağlam temeller atmak önemlidir. Ancak ilişkinin sağlam bir geleceğinin olabilmesi için de mutlaka her an ileriye dönük düşünmek ve planları geleceği düşünerek kurgulamak gereklidir. Sizde yaşadığınız ilişkilere gerçekçi bir şekilde yaklaşıp partnerinizle mutlu bir birliktelik sürdürebilirsiniz.

    RANDEVU ALIN..

    RANDEVU MAİL:






      İsminiz

      E-mail Adresiniz

      Doktor Tercihiniz

      Tarih

      Düşünceleriniz



      couple-doing-family-therapy-1200x800.jpg

      18 Aralık 2019 Sır Psikoloji



      Sır Psikoloji

      STRATEJİK YÖNTEM


      Kayseri Aile ve Çift Terapisi

      Evlilik terapisi, aile terapisi veya çift terapisi birbirleri ile yakın kavramlar olup aile içerisinde ve toplumda çiftlerin kurdukları yakın ilişkileri inceler ve destekler.

      Toplumumuzda insanlar evliliklerinin her zaman kusursuz olmasını isterler. İyi evlilikler elbette ki mümkündür ancak, kusursuz evlilikler mümkün değildir. İlişkilerin çoğu kusursuz bir başlangıca sahip olsa da ilişkiler uzun bir yolculuktur ve bu yolculukta zaman zaman inişler, çıkışlar mevcut olacaktır.

      Aile terapileri, çift terapilerinin amacı ilişkinizde inişler, çıkışlar, virajlar yorgunluklar, yanlış anlamalar olsa da ilişkinizi tüm bu problemlere karşı hazırlıklı hale getirmektir. İlişki rotanızın daha güvenli bir şekilde ilerleyebilmesi için terapiler sizlere adeta bir tampon noktası oluşturur ve karşılaşacağınız problemleri en az zararla atlatmanızı sağlar.

      Evlilik Terapisi Nedir?

      Evlilik terapisinin anlamını net olarak oturtabilmemiz için ilk olarak evlilik kavramının tanımını net bir şekilde bilmemiz gereklidir. İlk olarak evlilik sadece düğün ile hayatını iki insanın birleştirmesi ve aynı ev içerisinde yaşaması değildir. Evlilik iki insanın ortak amaçlar doğrultusunda birlikte ihtiyaçlarını doyuma ulaştırması ve ortak bir hayat yapısı inşa etmesidir.

      Evlilik insanların hayatı birbirlerine kolaylaştırmalarıdır. Aksi durumda evlilik içinden çıkılmaz bir hal alır ve her iki taraf için de yıpratıcı bir süreç başlar. Toplumumuz da bizlere hep evlilik içerisinde belirli roller biçildiğini görürüz ve evlendiğimizde bu rolleri taklit ederiz. Ancak her insanın karakteri ve evlilikten beklentileri birbirinden farklıdır.

      Bu nedenle evlilikte oluşacak roller ve görev paylaşımları birbirinden farklı olacaktır. Bu nedenle evliliğinize belirli kalıpları uygulamak için değil kendi düzeninizi oluşturmak için başlamanız gereklidir.
      Evlilik sürecinde karşınıza çıkan içinden çıkılmaz durumlarda ya da gözle görülmeyen ama çözümü de olmayan problemlerde hemen “gemileri yakmak”, pes etmek yerine çözüm yolları aramanız gereklidir. Bu noktada da devreye evlilik terapisi girmektedir. Evlilik terapilerine tek ya da eşinizle birlikte katılabilirsiniz. Ancak ilişkiye dair problemlerin daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşması için eşinizle katılmanız önerilir.

      Çift terapisine başvurulması gereken durumlar şöyledir:
      İlişkinizde sürekli aynı kavgaları ediyor ve çözüm noktasında hiçbir aşama kaydedemeyip, aynı kısır döngüyü sürekli yaşıyorsanız.
      İlişki içerisinde kendinizi değer görmeyen kişi gibi görüyorsanız.
      Kendinizi ilişki içerisinde mutlu hissetmiyorsanız.
      İlişkinize dair her şeyi denediğinizi ve artık hiçbir çıkar yol kalmadığını düşünüyorsanız.
      Bu ve benzer durumları yaşayan çiftlerin sağlıklı bir şekilde ilişki sürdürebilmek için evlilik terapisi görmeleri gereklidir.
      Stratejik Aile ve Çift Terapisine Kimler Katılabilir?
      Aile ve çift terapisine katılmak için illa evli olmanız gerekli değildir. Çift terapisine:
      Evlilik öncesi çiftler
      Yeni evli çiftler
      Küçük çocukları olan çiftler
      Ergen çocukları olan çiftler
      İleri yaştaki çiftler
      Katılabilir.

      Evlilik Öncesi İlişki Terapisi

      Yukarda da belirttiğimiz gibi çift terapilerine katılabilmeniz için illa evli olmanıza gerek yoktur. Evlilik kararı almak üzere olan birçok çift ya da sevgililer de çift terapilerine katılabilmektedir. Evlilik olgusu insanlar için aşılması güç bir süreci temsil etmektedir.

      Bu nedenle çiftler genellikle evlilik kararı alırlarken zorlanmakta ve bu süreçte tökezlemektedirler. Evlilik öncesi çift terapisi sayesinde evliliğe giden yolda aklınıza takılan soruları cevaplandırabilir, kendinizi ve partnerinizi bu süreçte daha iyi tanıyıp daha iyi anlayabilirsiniz.

      Ayrıca evlilik öncesi çift terapisi sayesinde yol arkadaşınız ile ilişkinizin geleceği hakkında daha net düşüncelere sahip olabilir ve gitmek isteyeceğiniz rotayı kolaylıkla belirleyebilirsiniz.

      Evlilik öncesi ilişki terapisi sayesinde çiftler ilerleyen dönemlerde ilişkilerinde karşılarına çıkabilecek zorluklar ve olumsuzluklarla başa çıkmayı ve mutlu ilişkiye dair bilmediklerini öğrenmeyi hedeflerler.

      Yeni Evli Çiftler İçin Evlilik Terapisi

      Özellikle evliliğin ilk yılları sağlam bir ilişki temelleri oluşturmak için bir hayli önemlidir. İki insanın aynı evde yaşamaya alışması, evliliğe ve evlilikte kişilere düşen görevlere alışma süreci, çevre faktörleri, eşinin ailesi ile anlaşma kaygısı gibi zorluklar bu süreçte yaşanır. Birçok çift evliliğin ilk dönemlerinde bu gibi problemleri aşamadıkları için boşanma noktasına gelirler.

      Son yıllarda hayatımızda birçok şeyi hızlı tüketmeye ve tek kullanımlık olarak kullanmaya alıştığımız için maalesef ilişkilerimizde de bu problemleri yaşıyoruz. Tutkulu bir aşk ve sevgi içerisinde olan gençler ilk olarak evlilik konusunda ailelerini ikna etmek için çokça çaba gösteriyor, sonradan ise evliliklerinde yaşadıkları ilk problemde pes ederek boşanma yolunu tercih ediyor. Çoğu yeni evli çift için yıkıcı olmak yapıcı olmaktan çok daha kolay geliyor.

      İnsanların çoğunun sahip olduğu “zamanla düzelir” düşüncesi çiftler üzerinde daha da yıkıcı bir etki yaratıyor. Çünkü hiçbir şey zamanla düzelmiyor, aksine zamanla daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu nedenle ilişkinin başında olan çiftlere çözemedikleri problemler karşısında çift terapisi almaları öneriliyor.

      Küçük Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

      Anne – baba olmak ilişki içerisindeki rollerin büyük bir hızla değişmesine neden oluyor. Özellikle ilk kez anne olan kadınlar çevreleriyle tüm iletişimlerini keserek sadece çocuklarına odaklanmak istiyor. Ancak bu yeni durum bilinçli bir şekilde yaşanmazsa ilişkinin gidişatı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.

      Çocuğun gelecekte nasıl bir yol çizeceği, çocuk yetiştirme esnasında yaşanan maddi sıkıntılar, çalışan annelerin işe dönme süreçleri, sorumlulukların paylaşımı gibi konularda anlaşamayan çiftler sonsuz bir döngü içerisinde kendilerini buluyor. Bu süreçte mutlaka kararlar ortak alınmaya dikkat edilmeli ve çiftler çocukları olmadan baş başa da mutlaka zaman geçirmelidir.

      Ergen Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

      Çocukluk döneminde genellikle çocuğunuz üzerinde yetki ve sorumluluk sahibi olarak onu yönlendirebilirsiniz. Ancak ergenlik dönemi kişilerin kendilerini tanıdıkları ve ne istediklerini deneyimleyerek öğrenmek istedikleri bir süreçtir. Ergenlik döneminde en sık yaşanan problemlerin başında iletişim sorunları gelmektedir.

      Ergen bireyler günlük yaşam ve sosyal yaşam içerisinde daha özgür, daha bağımsız olmak isterler. Gençliğini fark eden birey her şeyi kendi yapma arzusunu hisseder. Maalesef ki aileler bu isteklere olumsuz yanıtlarla geri dönünce çatışmalar ve iletişim problemleri başlar.

      Anne ya da babadan biri bu süreçte çocuğu rahatlatmaya yönelik tutumlar sergilerken diğeri baskıcı ve kendi kararlarını uygulamaya iten bir tutum sergiler. Özellikle aile bireylerinin bir araya geldikleri günlerde çocuklarınızı diğerleri ile kıyaslamak, onları yönlendirmek ve kendi düşüncelerinizi dikte etmek yerine gündelik sohbetler etmeyi tercih edin.

      Ergen çocuğunuzla yaşadığınız bir problem veya tartışma varsa bu durumu günlere yaymayın ve çözüm konusunda baskıcı olmayın. Eğer çocuğunuzla aranızdaki iletişim problemlerini çözemiyorsanız mutlaka stratejik aile terapisi alın.

      İleri Yaştaki Çiftler İçin Evlilik Terapisi

      Çiftler özellikle çocukları olduktan sonra birbirlerini bir kenara bırakarak tüm ilişki ve iletişimlerini çocukları üzerinden yürütmeye başlarlar. Birbirlerine ayırdıkları zamanı azaltırlar ve tek konuştukları çocuklarının, evin problem ve ihtiyaçları olur.

      Zaman ilerleyip çocuklar evden ayrıldıktan sonra çiftler artık birbirlerini tanımıyordur ve nasıl davrandıkları konusunda adeta birer yabancı olmuştur. Bu gibi durumlar ilerleyen yaşta ki çiftler arasında iletişim problemlerine ve anlaşmazlıklara nedenolmaktadır. Bu problemin önüne geçmek ilişki terapisi alınabilir. En temelde ise çiftler birbirlerine zaman ayırmayı unutmamalıdır.

      Kayseri Aile ve Çift Terapisi Desteği Almak İçin Tıklayınız.

      RANDEVU ALIN..

      RANDEVU MAİL:






        İsminiz

        E-mail Adresiniz

        Doktor Tercihiniz

        Tarih

        Düşünceleriniz



        Sır Psikoloji

        Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

        Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

        Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

        Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.