Blog

Sır Psikoloji

Blog

couple-doing-family-therapy-1200x800.jpg

18 Aralık 2019 Sır Psikoloji



Sır Psikoloji

STRATEJİK YÖNTEM


Kayseri Aile ve Çift Terapisi

Evlilik terapisi, aile terapisi veya çift terapisi birbirleri ile yakın kavramlar olup aile içerisinde ve toplumda çiftlerin kurdukları yakın ilişkileri inceler ve destekler.

Toplumumuzda insanlar evliliklerinin her zaman kusursuz olmasını isterler. İyi evlilikler elbette ki mümkündür ancak, kusursuz evlilikler mümkün değildir. İlişkilerin çoğu kusursuz bir başlangıca sahip olsa da ilişkiler uzun bir yolculuktur ve bu yolculukta zaman zaman inişler, çıkışlar mevcut olacaktır.

Aile terapileri, çift terapilerinin amacı ilişkinizde inişler, çıkışlar, virajlar yorgunluklar, yanlış anlamalar olsa da ilişkinizi tüm bu problemlere karşı hazırlıklı hale getirmektir. İlişki rotanızın daha güvenli bir şekilde ilerleyebilmesi için terapiler sizlere adeta bir tampon noktası oluşturur ve karşılaşacağınız problemleri en az zararla atlatmanızı sağlar.

Evlilik Terapisi Nedir?

Evlilik terapisinin anlamını net olarak oturtabilmemiz için ilk olarak evlilik kavramının tanımını net bir şekilde bilmemiz gereklidir. İlk olarak evlilik sadece düğün ile hayatını iki insanın birleştirmesi ve aynı ev içerisinde yaşaması değildir. Evlilik iki insanın ortak amaçlar doğrultusunda birlikte ihtiyaçlarını doyuma ulaştırması ve ortak bir hayat yapısı inşa etmesidir.

Evlilik insanların hayatı birbirlerine kolaylaştırmalarıdır. Aksi durumda evlilik içinden çıkılmaz bir hal alır ve her iki taraf için de yıpratıcı bir süreç başlar. Toplumumuz da bizlere hep evlilik içerisinde belirli roller biçildiğini görürüz ve evlendiğimizde bu rolleri taklit ederiz. Ancak her insanın karakteri ve evlilikten beklentileri birbirinden farklıdır.

Bu nedenle evlilikte oluşacak roller ve görev paylaşımları birbirinden farklı olacaktır. Bu nedenle evliliğinize belirli kalıpları uygulamak için değil kendi düzeninizi oluşturmak için başlamanız gereklidir.
Evlilik sürecinde karşınıza çıkan içinden çıkılmaz durumlarda ya da gözle görülmeyen ama çözümü de olmayan problemlerde hemen “gemileri yakmak”, pes etmek yerine çözüm yolları aramanız gereklidir. Bu noktada da devreye evlilik terapisi girmektedir. Evlilik terapilerine tek ya da eşinizle birlikte katılabilirsiniz. Ancak ilişkiye dair problemlerin daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşması için eşinizle katılmanız önerilir.

Çift terapisine başvurulması gereken durumlar şöyledir:
İlişkinizde sürekli aynı kavgaları ediyor ve çözüm noktasında hiçbir aşama kaydedemeyip, aynı kısır döngüyü sürekli yaşıyorsanız.
İlişki içerisinde kendinizi değer görmeyen kişi gibi görüyorsanız.
Kendinizi ilişki içerisinde mutlu hissetmiyorsanız.
İlişkinize dair her şeyi denediğinizi ve artık hiçbir çıkar yol kalmadığını düşünüyorsanız.
Bu ve benzer durumları yaşayan çiftlerin sağlıklı bir şekilde ilişki sürdürebilmek için evlilik terapisi görmeleri gereklidir.
Stratejik Aile ve Çift Terapisine Kimler Katılabilir?
Aile ve çift terapisine katılmak için illa evli olmanız gerekli değildir. Çift terapisine:
Evlilik öncesi çiftler
Yeni evli çiftler
Küçük çocukları olan çiftler
Ergen çocukları olan çiftler
İleri yaştaki çiftler
Katılabilir.

Evlilik Öncesi İlişki Terapisi

Yukarda da belirttiğimiz gibi çift terapilerine katılabilmeniz için illa evli olmanıza gerek yoktur. Evlilik kararı almak üzere olan birçok çift ya da sevgililer de çift terapilerine katılabilmektedir. Evlilik olgusu insanlar için aşılması güç bir süreci temsil etmektedir.

Bu nedenle çiftler genellikle evlilik kararı alırlarken zorlanmakta ve bu süreçte tökezlemektedirler. Evlilik öncesi çift terapisi sayesinde evliliğe giden yolda aklınıza takılan soruları cevaplandırabilir, kendinizi ve partnerinizi bu süreçte daha iyi tanıyıp daha iyi anlayabilirsiniz.

Ayrıca evlilik öncesi çift terapisi sayesinde yol arkadaşınız ile ilişkinizin geleceği hakkında daha net düşüncelere sahip olabilir ve gitmek isteyeceğiniz rotayı kolaylıkla belirleyebilirsiniz.

Evlilik öncesi ilişki terapisi sayesinde çiftler ilerleyen dönemlerde ilişkilerinde karşılarına çıkabilecek zorluklar ve olumsuzluklarla başa çıkmayı ve mutlu ilişkiye dair bilmediklerini öğrenmeyi hedeflerler.

Yeni Evli Çiftler İçin Evlilik Terapisi

Özellikle evliliğin ilk yılları sağlam bir ilişki temelleri oluşturmak için bir hayli önemlidir. İki insanın aynı evde yaşamaya alışması, evliliğe ve evlilikte kişilere düşen görevlere alışma süreci, çevre faktörleri, eşinin ailesi ile anlaşma kaygısı gibi zorluklar bu süreçte yaşanır. Birçok çift evliliğin ilk dönemlerinde bu gibi problemleri aşamadıkları için boşanma noktasına gelirler.

Son yıllarda hayatımızda birçok şeyi hızlı tüketmeye ve tek kullanımlık olarak kullanmaya alıştığımız için maalesef ilişkilerimizde de bu problemleri yaşıyoruz. Tutkulu bir aşk ve sevgi içerisinde olan gençler ilk olarak evlilik konusunda ailelerini ikna etmek için çokça çaba gösteriyor, sonradan ise evliliklerinde yaşadıkları ilk problemde pes ederek boşanma yolunu tercih ediyor. Çoğu yeni evli çift için yıkıcı olmak yapıcı olmaktan çok daha kolay geliyor.

İnsanların çoğunun sahip olduğu “zamanla düzelir” düşüncesi çiftler üzerinde daha da yıkıcı bir etki yaratıyor. Çünkü hiçbir şey zamanla düzelmiyor, aksine zamanla daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu nedenle ilişkinin başında olan çiftlere çözemedikleri problemler karşısında çift terapisi almaları öneriliyor.

Küçük Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

Anne – baba olmak ilişki içerisindeki rollerin büyük bir hızla değişmesine neden oluyor. Özellikle ilk kez anne olan kadınlar çevreleriyle tüm iletişimlerini keserek sadece çocuklarına odaklanmak istiyor. Ancak bu yeni durum bilinçli bir şekilde yaşanmazsa ilişkinin gidişatı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.

Çocuğun gelecekte nasıl bir yol çizeceği, çocuk yetiştirme esnasında yaşanan maddi sıkıntılar, çalışan annelerin işe dönme süreçleri, sorumlulukların paylaşımı gibi konularda anlaşamayan çiftler sonsuz bir döngü içerisinde kendilerini buluyor. Bu süreçte mutlaka kararlar ortak alınmaya dikkat edilmeli ve çiftler çocukları olmadan baş başa da mutlaka zaman geçirmelidir.

Ergen Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

Çocukluk döneminde genellikle çocuğunuz üzerinde yetki ve sorumluluk sahibi olarak onu yönlendirebilirsiniz. Ancak ergenlik dönemi kişilerin kendilerini tanıdıkları ve ne istediklerini deneyimleyerek öğrenmek istedikleri bir süreçtir. Ergenlik döneminde en sık yaşanan problemlerin başında iletişim sorunları gelmektedir.

Ergen bireyler günlük yaşam ve sosyal yaşam içerisinde daha özgür, daha bağımsız olmak isterler. Gençliğini fark eden birey her şeyi kendi yapma arzusunu hisseder. Maalesef ki aileler bu isteklere olumsuz yanıtlarla geri dönünce çatışmalar ve iletişim problemleri başlar.

Anne ya da babadan biri bu süreçte çocuğu rahatlatmaya yönelik tutumlar sergilerken diğeri baskıcı ve kendi kararlarını uygulamaya iten bir tutum sergiler. Özellikle aile bireylerinin bir araya geldikleri günlerde çocuklarınızı diğerleri ile kıyaslamak, onları yönlendirmek ve kendi düşüncelerinizi dikte etmek yerine gündelik sohbetler etmeyi tercih edin.

Ergen çocuğunuzla yaşadığınız bir problem veya tartışma varsa bu durumu günlere yaymayın ve çözüm konusunda baskıcı olmayın. Eğer çocuğunuzla aranızdaki iletişim problemlerini çözemiyorsanız mutlaka stratejik aile terapisi alın.

İleri Yaştaki Çiftler İçin Evlilik Terapisi

Çiftler özellikle çocukları olduktan sonra birbirlerini bir kenara bırakarak tüm ilişki ve iletişimlerini çocukları üzerinden yürütmeye başlarlar. Birbirlerine ayırdıkları zamanı azaltırlar ve tek konuştukları çocuklarının, evin problem ve ihtiyaçları olur.

Zaman ilerleyip çocuklar evden ayrıldıktan sonra çiftler artık birbirlerini tanımıyordur ve nasıl davrandıkları konusunda adeta birer yabancı olmuştur. Bu gibi durumlar ilerleyen yaşta ki çiftler arasında iletişim problemlerine ve anlaşmazlıklara nedenolmaktadır. Bu problemin önüne geçmek ilişki terapisi alınabilir. En temelde ise çiftler birbirlerine zaman ayırmayı unutmamalıdır.

Kayseri Aile ve Çift Terapisi Desteği Almak İçin Tıklayınız.

RANDEVU ALIN..

RANDEVU MAİL:






    İsminiz

    E-mail Adresiniz

    Doktor Tercihiniz

    Tarih

    Düşünceleriniz



    Obsesif-Kompulsif-Bozukluk-ozgur-saygin-solak-01.jpg

    1 Ağustos 2018 Sır Psikoloji0

    [vc_row][vc_column][vc_column_text]Obsesif Kompilsif Bozukluk Nedir?

    Obsesyonlar(takıntılar); Kişi istemediği halde sık sık aklına gelen rahatsız edici tekrarlayan hayaller veya düşüncelerdir. Kişi bu düşünceler ve hayallerin saçma ve mantıksız olduğunun farkındadır ama bi türlü kafasından atamaz ve kişide yoğun bir biçimde kaygıya ve sıkıntıya neden olur.

    En çok rastlanan türleri;

    Bulaşma obsesyonları; Bu obsesyona sahip kişilerde kir, mikrop pislik, meni vb. araçlarla kirleneceğine yada onların bulaşma ihtimalini korkusunu yaşar ‘‘Bulaştı mı aceba gibi zorlayıcı düşüncelerden kendini alamaz’’ Kir, mikrop, pislik bulaşacak ortamlardan kaçınma davranışı gösterebilir

    Kuşku obsesyonu: Bu obsesyona sahip kişiler yaptıkları işlerde emin olamakta zorluk gösterirler.Ütünün fişini çektim mi, Ocağın altını kapattım mı, Kapıyı kilitledim mi? Gibi soruları zihninden atmakta zorluk yaşar.Kişi yapacağı ihmalden dolayı kendisine veya bir başkasına zarar vermenin korkusunu yaşar.

    Saldırganlık obsesyonu:Kişide kendisine veya birbaşkasına zarar vermeyle ilgili zorlayıcı düşündeler bulunur.Çocuğumu penceredn atar mıyım? Ya intihar edersem, ya kendime hakim olamayıp birisini öldürürsem gibi kişiyi rahatsız eden zorlayıcı düşüncelerdir. Bu düşüncelere sahip kişiler makas, bıçak yüksek yerlerden sevdiği kişilerden uzak durmaya çalışabilirler.

    Cinsel obsesyonlar: Ayıplanacakbiçimde, kendisiyle ya da başka bir kişiye yönelik cinsel içerikli obsesyonlardır. Çoğunlukla kişinin hemcinsleriyle veya çocuklarıyla cinsel ilişki yaşamasına dönük ortaya çıkabilir. Yoğun olarak suçluluk, utanma, günahkarlık gibi duygular yaşanabilir. Örneğin; Yakınlarıma karşı cinsel istek duyar mıyım?, Karşı cinsin cinsel organına bakar mıyım,

    Dinsel obsesyon: Kendi inanç ve görüşlerine karşı kabul edilemez, inanç ve düşüncelerinin tam zıttı bir şekilde çok yoğun sıkıntıya neden olacak biçimde kişinin düşünmekten kendini alamadığı tekrarlayan düşüncelerdir.Örneğin; Namaz esnasında akla gelen küfürler,İçinden geçirdiği ama rahatsızlık duyup zihninden atamadığı Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a küfür etme, abdestin sürekli bozulduğunu düşünme, dualarım ibadetim kabul oldu mu düşünceleri

    Simetri obsesyonu: Kişinin hayatında he şeyin düzenli ve simetri  olması gerekliliği ile ilgili düşüncelerdir. Bu kişilerin herhangi bir yere giderken hazırlanması uzun sürebilir.

    Somatik obsesyon: Hayatı tehdit eden hastalıkları(kanser vb.) aşırı düşünme  ve zihinden atamama şeklinde görülür.Kişide yoğun bir biçimde hasta olmaya dair korku ve kaygı yaşar.

    Dokunma obssesyonları;Kişi bir işi yapmadan önce kendince önemli bir nesneye dokunma ihtiyacı duyar.

     

    Kompilsiyonlar(Zorlantılar): Obsesyonların vermiş olduğu sıkıntıdan kurtulmak için kişinin yapmaktan kendini alamadığı yaptığı zaman sıkıntının azalacağı zannedilen ama azalmayan davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

    Örneğin;

    • Ellerini tekrar tekrar yıkama
    • Zihninde belli düzende sayılarla iş yapma(elini 3-5-3 kere yıkama)
    • Ocağın altını kapattım mı, ütünün fişini çektim mi, evin kapısını kilitledim mi diye tekrar tekrar kontrol etme
    • Sürekli bir yerleri belli bir biçimde düzenleme

    Bir çok insanda obsesif düşünceler bulunmaktadır ama artık bu düşünceler ve davranışlar kişinin gündelik yaşamını ve sosyal hayatını etkiliyor, zihninden atamakta zorlanıyorsa profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyuyor demektir.

    Tedavisi

    Hastalığın kendi kendine düzelmesi neredeyse yok denecek kadar düşük bir ihtimaldir. Bundan dolayı profosyonel bir destek almak oldukça önemlidir. Kendini kanıtlamış psikoterapi yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar Bilişsel Davranışcı Terapi ve son zamanlarda aktif bir biçimde kullanılan EMDR terapisidir.

    [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]


    dehb-yanlis-bilgi-01.jpg

    23 Temmuz 2018 Sır Psikoloji0

    [vc_row][vc_column][vc_column_text]Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Doğru Bilinen Yanlışlar

     

    DEHB’ nin, (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) nörobiyolojik bir temeli vardır ve bu yüzden DEHB’ li çocuklar yalnızca tıbbi tedavi görmelidir. İlaçla tedavi gören DEHB’li çocukların %70-80’ninde belirtilerde azalma görülmektedir. Ancak belirtilerde azalma olması bozukluğun ortadan kalkması ile eş anlamlı değildir. İlaçla tedavi çocuk psikiyatristi gerek görüyorsa sözkonusu olmalıdır. Bunun yanı sıra davranışsal ve akademik gelişme sağlanması için psiko-eğitimsel yardımlara gereksinimi vardır. Aksi takdirde ilaçla tedavi amacına ulaşmamaktadır.

     

    DEHB gerçekte mevcut değildir, bu durum çocuklarını disipline edemeyen anne babaların hatasıdır. Bilimsel araştırmalar DEHB’in biyolojik temelli bir bozukluk olduğunu ortaya koymaktadır, ancak nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır. Davranış denetlemek için beyin tarafından kullanılan nörotransmitterlerin dengesizliği ve merkezi sinir sistemindeki anormal glikoz metabolizmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir.

     

    DEHB temel olarak kötü ana babalıktan ve disiplin eksikliğinden kaynaklanmaktadır ve bütün DEHB’ li çocukların gerçekte ihtiyaç duydukları şey böyle yapmacık tedaviler değil eski tarz bir disiplindir. Bazı anne babalar çocuğun yanlış davranışının onun ahlaki bir sorunu olduğunu düşünürler zaman zamanda kendilerinde kabahat bulurlar. Tıbbi bir müdahale uygulamadan sadece disiplin yöntemleri uygulamanın DEHB’li çocuğun davranışını iyileştirmekten ziyade iyice kötüleştirdiğini gösteren aile etkileşim araştırmaları vardır.

     

    DEHB yanlış tutumlar sonucu oluşur. Zayıf beslenme, şeker, katkı maddeleri, olağan ölçülerde kurşun, olumsuz ana baba tutumu DEHB’ e yol açmaz. DEHB genetik ve biyolojik temellidir. Bununla birlikte anne babaların davranışları çocuğun DEHB davranışlarını denetleme becerilerini etkileyebilir. Ayrıca bazı araştırmalar hamileyken alkol ve uyuşturucu almanın DEHB’ e yol açabileceği konusunda örnekler sunmuştur.

     

    DEHB’ li çocukların akranlarından farkı yoktur. Her çocuk dikkatini sürdürmede ve yerinde oturmada güçlük çeker. DEHB özellikleri 3-7 yaş arasında başlamışsa akranlarına göre belirtileri çok fazla ve şiddetli yaşıyorsa, birçok ortamda aynı belirtiler varsa, davranışlar çocuğun akademik ve sosyal hayatında önemli bozulmalara yol açıyorsa tüm çocuklarda olduğu söylenemez.

     

    Çocuklar büyüdüklerinde DEHB kaybolur. DEHB sadece çocuklarda bulunmaz, bazı araştırmalar DEHB’in yaşam boyu sürebileceğini göstermektedir. DEHB tanısı konulan çocukların %70-80’ i gençlik dönemlerinde bu belirtileri sürdürmektedir. %30-65’ lik kısmının ise yetişkinlikte tüm klinik belirtileri sürdürmeye devam ettiği görülmektedir. Eğer tedavi edilmezlerse DEHB’li bireyler madde bağımlılığı, depresyon, akademik başarısızlık, mesleki sorunlar ve evlilik sorunları yaşayabilirler. Uygun olarak tedavi edildiklerinde DEHB’li pek çok birey üretken bir yaşam sürebilir.

     

    DEHB’ li çocuklar sürekli pekiştirilmeyi isterler. Hatta diğer öğrencilerden daha çok olumlu pekiştirmeye ihtiyaç duyarlar. Tek başına olumlu pekiştirme davranışı kazanma ve sürdürmede yeterli değildir, üstelik sürekli pekiştirme gerçek hayat ortamlarında uygulanabilir değildir.

     

    DEHB’ li bütün öğrenciler özel eğitim hizmeti almalıdır. Çocuğun eğitimiyle ilgili önemli aksaklıklar ve bu konuda istek varsa özel eğitim gerekebilir.

     

    DEHB’ li çocuklar davranışlarından dolayı sorumluluk almak yerine sadece özür dileyip bahane bulmayı öğreniyorlar. Tedavinin psiko-sosyal yönü bu tür sorunların önüne geçmek içindir. Psikolojik danışmanlar öğretmenler ve hekimler, çocuklara DEHB’in üzerinde çaba harcanması gereken zor bir durum olduğunu bir özür yada kabahat olmadığını öğretirler.

     

    DEHB hayali bir rahatsızlıktır, aslında böyle bir hastalık yoktur. Yüzyılın başından beri yapılan araştırmalar, dürtü kontrolünde zorluk ve hiperaktivite gösteren bireylerin varlığını nesnel olarak göstermiştir.

     

    DEHB’ li çocukları tümü öğrenme güçlüğüne sahiptir. DEHB’ li çocukların %10-33 ‘ü aynı zamanda öğrenme güçlüğüne sahiptir.

     

    DEHB’ li öğrenciler normal sınıflarda öğrenim göremezler. Öğretmen uygun düzenlemeleri yapar ve sınıf süreçlerini yapılandırırsa, bu çocukların yarıdan fazlası normal sınıflarda öğrenim görebilir.

     

    DEHB’ i olan çocuğun her istediği yapılmalıdır. Bu tür bir yaklaşım bu çocukların dürtüsel davranışlarını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz.

     

    DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılığa yol açar. Bu ilaçların uygun kullanımı alışkanlığa yada bağımlılığa yol açmaz.

     

    DEHB’in tedavisi için kullanılan ilaçlar zeka geriliği ve kısırlık yapar. Bu tür düşünceler bilimsel desteği olmayan görüşlerdir. Bu ilaçların çocukları genel olarak yavaşlattığına ilişkin araştırma bulguları olmakla birlikte zeka geriliği ya da kısırlık olması mümkün değildir.

     

    Uyarıcı ilaçlar almanın DEHB’li çocuklarda kalıcı herhangi bir davranışsal ya da eğitimsel yarar sağladığını hiç bir araştırma göstermemiştir. Araştırmalar uyarıcı ilaçlarla yapılan tedaviden DEHB’li çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin fayda sağladığını göstermiştir.

     

    Öğretmenler yeterince çaba gösterirlerse uyarıcı ilaçlardan daha etkili sonuçlar alınabilir. Çok modelli araştırmalar bu düşüncenin yanlış olduğunu göstermektedir.

     

    Çocuklarda ya da yetişkinlerde DEHB’i teşhis etmek mümkün değildir. Bilim adamları henüz DEHB’in teşhisine yönelik tek bir test geliştirememiş olmasına rağmen, açık seçik tanılayıcı kriterler geliştirilmiştir.

    [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]


    gorsel-dikkat-egitimi-01.jpg

    18 Temmuz 2018 Sır Psikoloji0

    [vc_row][vc_column][vc_column_text]

    GÖRSEL DİKKATİ GELİŞTİREN OYUNLAR

    Dikkat Kitapları: Çocuğun öğrenme becerisi ve dikkatini geliştirmek için hazırlanan kitaplardır. Bu kitaplar çocuğun yaşına ve gelişim seviyesine göre seçilmelidir.  

    Labirent Oyunları: Kâğıt üzerine çizilmiş labirentin bir girişi ve birçok çıkışı vardır. Amaç girişten yolu takip ederek en az hata ile doğru çıkışı bulmaktır. Bu oyunun aşamalı olarak kolaydan zora doğru seviyeleri vardır.  

     Fark Bulma: Bu konuda daha önceden hazırlanmış çalışmalardan yararlanılabilir. Fark bulma egzersizleri, ayrıntıları çabuk fark etmeyi ve bulmayı, dikkati dar alanlarda iyi kullanabilmeyi sağlar. Birbirine benzeyen ama aralarında küçük farklılıklar bulunan iki resim gösterilir. Bunların arasındaki farkları çocuğun bulması istenir.

     Kamuflaj Resimler: Büyük bir resim içerisine gizlenmiş birçok resimden oluşur. Gizlenen bu resimleri bulmak gerekir.

      Harita Oyunları: Haritadan ülke, şehir, ilçe, kasaba, köy bulma ile ilgili oyunlardır. Oyunun hangi coğrafyada ve hangi özellikle ilgili oynanacağına karar verilir. Belirli bir süre içinde rakipler soruları cevapladıkça oyuna devam ederler.

      Resim Kopya Çalışması: Bakarak bir nesnenin resmini kopya etmektir. Resmin aynısını yapmaya çalışmaktır.

      Resmi Hafızada Tutup Çizme Çalışması: Bir resmi, görüntü karesini, nesneyi, pozisyonu belirli bir süre gözlemledikten sonra ayrıntılı bir şekilde hafızadan çizmeye çalışmaktır.

      Resmi Hatırlatma: Çocuğa bir dakika boyunca bir resim gösterilir. Daha sonra resim kapatılır ve o resimle ilgili sorular sorulur.

    Ayrıntı Görme Oyunu: Bu oyunu oynamak için çocukla beraber çevrenin iyi görüldüğü bakış açısı geniş, yüksek bir yere veya tepeye çıkmak gerekir. Oyun evde oynanacaksa cama veya balkona çıkmak yeterlidir. Baktığınız yerden çocuğa, Ben bir minare görüyorum. Sen de görüyor musun? Benim gördüğüm yeşil arabayı sen de görüyor musun? gibi sorular sorulur. Çocuktan bu soruların cevabını bulması istenir. Çocuk bulamazsa ipucu verilir. Sonra soru sırası çocuğa geçer. Çocuk da sorar ve oyun bu şekilde devam eder.

      Adres Öğrenebilme, Gidilen Yolu Öğrenme Oyunu: Araba ile ailece bir yere giderken, çocuğunuz gideceğiniz yerin yolunun bilmiyorsa bu oyunu oynayabilirsiniz. Yola çıkarken; Haydi bakalım seninle bir oyun oynayacağız; bu oyun yol bulma

    oyunudur. Giderken dikkat et ve yolu öğrenmeye çalış. Bakalım dönüşte yolu sen bulup, tarif edebilecek misin? denir. Yolun etrafındaki binaların, nesnelerin giderkenki görünüşü ile dönüşteki görünüşü farklıdır. O yüzden başta bunu çocuğa belirtmek gerekir.

    Siz yada çocuğunuz dikkat eksikliği yaşamaktaysanız Sır Psikolojik Danışma Merkezini Ziyaret Edebilirsiniz[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]


    emdr-therapy-training-01.png

    14 Temmuz 2018 Sır Psikoloji0

    [vc_row][vc_column][vc_column_text]

    EMDR nedir?

    EMDR, İngilizce adıyla Eye Movement Desensitization and Reprocessing (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) olarak adlandırılan bir psikoterapi yönteminin kısaltmasıdır. EMDR terapisinin hem kısa sürede hem de kalıcı ve etkili terapi olmasının nedeni bir çok psikoterapi yöntemini sistematik bir alt yapı içerisinde kapsayan kompleks bir terapi olmasından kaynaklanmaktadır. Emdr terapisinde psikodinamik bilişsel davranışçı, yaşantısal, fizyolojik ve etkileşimsel terapi yaklaşımlarından yöntemler kullanılmaktadır. Terapi sürecinde sadece düşüncelere değil aynı zamanda da duygular beden duyumuna odaklanan bir terapi olması onu hem diğer terapilerden ayırmakta hemde güçlü kılmaktadır.

    Beyin fizyoloik temelli bir sistemle her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu düşünce bedensel duyum imge ses ve koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir , bu deneyimle öğrenme gerçekleşir. Bireyin yaşamış olduğu durumlar travmatik ya da rahatsız edici olur ve yeni bir anı ağına entegre olamaz ise  deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarıyla işlevsel bir bağlantı kuramaz ve öğrenme gerçekleşemez. Duygular düşünceler imgeler sesler beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır , bugün yaşanılan bazı durumlar geçmişte yaşamış olunan anıları tetiklerse  kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir. EMDR ye göre yaşanan rahatsızlıkların nedeni işlev bozucu  işlenmeden depolanmış anıların şimdiki zamanda yaşanıyormuş  gibi hissedilmesidir.

    Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı (EMDR bireyin baş edemediği ve bireyi rahatsız eden durumu bir travma olarak kabul eder)  günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. . EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomları, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir. Bu kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. EMDR terapisi sonrasında  danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.

    Emdr kısa süreli terapiler grubundadır ve seansların süresi danışana ve danışanın yaşamış olduğu  onu rahatsız eden duruma bağlı olarak değişmektedir eğer danışanın tek bir travmatik anısı varsa görüşmeler ile 1-3 seans sürmektedir ve yapılan araştırmalarda hem etkili  hemde kalıcı olduğunu göstermektedir..

    .EMDR şu problem türlerinde özellikle etkili olmaktadır; Cinsel Taciz, Tecavüz, Fiziksel Şiddet, Psikolojik Şiddet, Duygusal İstismar, Doğal Afetler, Aldatılma, Aldatma, Terkedilme,  vb.

    • Kompleks Travma ve Buna Bağlı Kişilik Sorunları
    • Depresyon
    • Kaygı Bozuklukları (Panik bozukluk, Yaygın Kaygı Bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluk vb.)
    • Fobiler ve Korkular (Sosyal Fobi, Yükseklik Korkusu, Uçak Korkusu, Agorafobi vb.)
    • Uzun Süren Yas
    • Kendilik Değer ve Özgüven Problemleri
    • Öfke ve Stres Yönetimi
    • Psikolojik Kökenli Fiziksel Rahatsızlıklar (Baş Ağrısı vb.)
    • Kilo Kontrolü ve Yeme Bozuklukları
    • Beden Algısı Bozuklukları

    EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.

    EMDR Terapisti
    Psk. Dan. Kübra ÖZTÜRK

     

    [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]


    Sır Psikoloji

    Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

    Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

    Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

    Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.