Blog

Sır Psikoloji

Blog

Kayseri-Psikoterapi-1200x675.jpg

2 Kasım 2023 Sır Psikoloji

Psikoterapi, ruh sağlığımızı koruma ve geliştirme yolunda kritik bir adımdır. Stresli iş hayatı, aile içi sorunlar veya kişisel krizler; ruhsal dengemizi bozabilir. İşte burada psikoterapi devreye girer, bize iç dünyamızla barışık, daha mutlu bir hayat sürme olanağı tanır.

Ayrıca okuyun: Psikolojik Danışmanlık Hizmeti Almak İsteyenler İçin Kayseri’de Uygun Seçenekler

Kayseri’de Psikoterapi Neden Bu Kadar Önemli?

Kayseri, geleneksel değerlere bağlı bir yapısıyla bilinir. Ancak modern hayatın getirdiği stres ve baskılar, buradaki insanların da ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, Kayseri halkı için psikoterapi, stresle başa çıkmada ve kişisel gelişimde önemli bir role sahiptir.

Kayseri’de Psikoterapi Seçenekleri

Kayseri, farklı terapi yöntemleri sunan çok sayıda uzmana ev sahipliği yapmaktadır. Kognitif Davranışçı Terapi, Aile Terapisi, Bireysel Terapi gibi pek çok seçenek mevcuttur.

Hangi terapi size uygun?

Kendi ihtiyaçlarınıza ve yaşam tarzınıza uygun terapi yöntemini seçmek, sürecin başarılı olması için elzemdir. Bazen, bu kararı vermek zor olabilir. Bu durumda, bir uzmanla görüşmek en iyisi olacaktır.

Kayseri Psikoterapi Ücretleri: Bütçenize Uygun Seçenekler

Psikoterapiye erişimde en büyük engellerden biri maliyet olabilir. Kayseri’de terapi ücretleri, seçtiğiniz terapi türüne ve terapistin tecrübesine göre değişiklik gösterir. Genellikle seans başına bir ücret alınır ve bu ücret ortalama 100-300 TL arasında değişebilir.

Ücretler neye göre belirlenir?

Ücretler, terapistin deneyimi, eğitim düzeyi ve uyguladığı terapi yöntemine göre değişiklik gösterir. Bazen, daha deneyimli bir terapist ile çalışmak, daha yüksek bir ücret anlamına gelebilir.

Psikoterapinin Faydaları

Psikoterapi, sadece ruh sağlığımız için değil, genel yaşam kalitemiz için de önemlidir. Duygusal zorluklarla başa çıkma becerilerimizi geliştirir, ilişkilerimizi güçlendirir ve kendimizi daha iyi tanımamızı sağlar.

Gerçek hayat örnekleriyle psikoterapinin gücü

Hayatın zorlu anlarında terapiye başvuran pek çok kişi, yaşadıkları değişimi şu sözlerle ifade eder: “Terapi sayesinde, daha önce fark etmediğim sorunlarımın üstesinden gelmeyi öğrendim ve hayatımda daha mutlu bir döneme girdim.”

Kayseri’de Psikoterapiye Nasıl Ulaşabilirim?

Kayseri’de psikoterapi hizmeti alabileceğiniz pek çok yer var. İnternet üzerinden yapılan araştırmalar, doktor tavsiyeleri veya arkadaş önerileri, doğru terapisti bulmanızda size yardımcı olabilir.

İnternetten araştırma yaparken nelere dikkat etmeli?

İnternet üzerinden terapist ararken, uzmanın eğitimini, deneyimini ve müşteri yorumlarını göz önünde bulundurun. Unutmayın, sizin için en iyi terapist, sizi rahat hissettiren ve ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunan kişidir.

Ayrıca okuyun: Kayseri’de Psikolog Arayışında Olanlar İçin Kapsamlı Rehber


b11f68acec94fa5f8b0dbdd85e993528.jpg

3 Mart 2023 Sır Psikoloji

 

Deprem sonrası psikolojik destek, deprem gibi doğal afetlerin etkilerinden kurtulmakta zorlanan insanlara verilen yardım ve hizmetlerin bir parçasıdır. Deprem sonrası psikolojik destek, depremin yol açtığı fiziksel ve sosyal yıkımın yanı sıra insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla da ilgilidir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Hizmetleri

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, acil yardım aşamasından itibaren başlar ve sürekli olarak devam edebilir. Bu hizmetler, deprem sonrası insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmıştır ve aşağıdaki şekillerde sağlanabilir:

  1. Acil yardım: Deprem sonrası ilk saatler ve günler içinde, insanlar acil yardıma ihtiyaç duyarlar. Bu dönemde, hayatta kalmak için gerekli olan temel ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Ayrıca, insanlar deprem sonrası yaşadıkları duygusal stres ve travmayı da hemen hissedebilirler. Acil yardım hizmetleri, insanların bu duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için ilk müdahaleyi sağlar.
  2. Danışmanlık hizmetleri: Deprem sonrası, insanlar yaşadıkları travma ile başa çıkmakta zorlanabilirler. Danışmanlık hizmetleri, insanların yaşadıkları zorluğu anlamalarına, duygusal yaralarını iyileştirmelerine ve hayatlarına yeniden adapte olmalarına yardımcı olabilir.
  3. Grup terapisi: Grup terapisi, deprem sonrası insanların benzer durumlar yaşayan kişilerle bir araya gelerek duygusal yüklerini paylaşmalarına ve birbirlerine destek olmalarına yardımcı olabilir. Bu, insanların yalnız hissetme riskini azaltır ve topluluk içinde yeniden bağlantı kurmalarına yardımcı olabilir.
  4. Aile terapisi: Deprem sonrası, ailelerdeki bireyler birbirlerine destek olabilir veya aile içi gerilimler artabilir. Aile terapisi, aile üyelerinin deprem sonrası travmayı birlikte ele almasına yardımcı olabilir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Nedir?

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden sonra insanların sağlıklı bir şekilde iyileşmelerine yardımcı olabilir ve onların yaşamlarını yeniden kurmalarına yardımcı olabilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, farklı kişilere ve gruplara yönelik olarak çeşitli şekillerde sağlanabilir. Ayrıca, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, bireylerin ve toplumların depreme hazırlıklı olmalarını ve gelecekteki doğal afetlere daha iyi bir şekilde yanıt vermelerini sağlayacak önleyici tedbirleri de içerebilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremzedelerin yanı sıra, afetten etkilenen kurtarma çalışanları, sağlık çalışanları, polis ve itfaiye personeli gibi acil durum görevlileri için de geçerlidir. Bu kişiler, afet sırasında gördükleri travmanın yanı sıra, kurtarma çalışmaları sırasında insanların acılarını gözlemlemenin etkileriyle de başa çıkmak zorunda kalabilirler.

Sonuç olarak, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olur ve onların yeniden sağlıklı bir şekilde hayata dönmelerini sağlar. Bu hizmetler, acil yardım aşamasından itibaren başlayarak, bireysel ve grup terapileri, danışmanlık hizmetleri ve aile terapisi gibi farklı formlarda sağlanabilir.

Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, insanların yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olmak için birçok farklı yaklaşımı içerebilir. Bu yaklaşımlar arasında bireysel ve grup terapileri, danışmanlık hizmetleri, aile terapisi, sosyal destek programları, eğitim ve bilgilendirme programları gibi çeşitli yöntemler yer alır.

Bireysel terapi, depremzedelerin bir danışmanla bir araya gelerek yaşadıkları duygusal stresi, travmayı ve kaygıları ele almalarına yardımcı olur. Grup terapisi, depremzedelerin bir araya gelerek benzer deneyimleri paylaşmalarını ve birbirlerine destek olmalarını sağlar. Aile terapisi, deprem sonrası aile dinamiklerindeki değişimlerle başa çıkmaya yardımcı olur ve aile üyelerinin birbirleriyle daha iyi iletişim kurmalarını sağlar.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek

Sonuç olarak, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, farklı kişilere ve gruplara yönelik olarak çeşitli şekillerde sağlanabilir. Bu hizmetler, depremzedelerin ve kurtarma çalışanlarının yaşadığı duygusal stres ve travmayla başa çıkmalarına yardımcı olur ve onların yeniden sağlıklı bir şekilde hayata dönmelerini sağlar.

  • Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen insanların sağlıklı bir şekilde iyileşmelerini sağlamaya yöneliktir. Bu hizmetler, insanların deprem sonrası yaşadıkları kayıplar, travmalar, stres ve kaygı gibi duygusal sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olur.
  • Deprem sonrası ücretsiz psikolog hizmetleri, farklı seviyelerde ve farklı tiplerde sağlanabilir. Örneğin, birinci basamak sağlık hizmetleri, acil servisler ve ilk müdahale birimleri depremden etkilenen insanların psikolojik ihtiyaçlarına yönelik hizmetler sunabilir. İkinci basamak sağlık hizmetleri, psikologlar, psikiyatristler ve diğer zihinsel sağlık uzmanlarından oluşan ekipler tarafından sunulan daha uzmanlaşmış hizmetlerdir.
  • Deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremzedelerin yanı sıra kurtarma çalışanlarına da yöneliktir. Kurtarma çalışanları, deprem bölgesinde kurtarma ve yardım çalışmaları yürütürken de büyük bir stres altındadırlar ve çoğu zaman depremden etkilenen insanların acil psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalırlar.
  • Deprem sonrası ücretsiz psikolog hizmetleri, farklı kültürlerde ve topluluklarda farklı şekillerde sunulabilir. Örneğin, bazı topluluklar için grup terapisi ve sosyal destek programları daha uygunken, diğer topluluklar için bireysel terapi daha iyi olabilir. Bu nedenle, deprem sonrası psikolojik destek hizmetleri, depremden etkilenen toplulukların kültür, inanç ve ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanmalıdır. Online psikolog desteği de günümüzde bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır

Doğal Afetlerin Yol Açtığı Psikolojik Etkiler

Doğal afetlerin yol açtığı psikolojik etkilerin azaltılması için birçok tedbir alınabilir. Bu tedbirler arasında şunlar yer alabilir:

  1. Psikolojik danışmanlık: Deprem sonrasında insanlar stres, kaygı, korku ve diğer psikolojik problemler yaşayabilirler. Psikolojik danışmanlık hizmetleri bu insanlara yardımcı olabilir ve psikolojik yaraların iyileştirilmesine katkı sağlayabilir.
  2. Topluluk desteği: Deprem sonrasında insanların birbirleriyle iletişim kurması ve destek sağlaması önemlidir. Bu desteği sağlamak için topluluk etkinlikleri, dayanışma kampanyaları ve psikolojik destek grupları düzenlenebilir.
  3. İletişim: Deprem sonrası insanların haber almak için birçok kaynağa ihtiyaçları olabilir. Bu nedenle, iletişim hatlarının açık kalması ve güvenilir bilgilerin sağlanması önemlidir.
  4. Güvenli ve rahatlatıcı ortamlar: Deprem sonrası insanların güvenli ve rahatlatıcı bir ortamda olmaları önemlidir. Bu ortamlar, insanların kaygılarını azaltmalarına ve kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilir.
  5. Fiziksel aktivite: Deprem sonrasında fiziksel aktivite yapmak, insanların stres ve kaygılarını azaltmalarına yardımcı olabilir. Yürüyüş, yoga ve meditasyon gibi aktiviteler, insanların zihinsel sağlıklarını korumalarına ve iyileştirmelerine yardımcı olabilir.
  6. Uyumak: Deprem sonrası insanların uyku düzenleri bozulabilir. İnsanların sağlıklı bir uyku düzeni korumaları, psikolojik sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilir.
  7. Profesyonel yardım: Deprem sonrası insanların psikolojik sorunları çok ciddi olabilir. Bu durumda, profesyonel yardım almaları önemlidir. Psikiyatristler ve psikologlar, insanların psikolojik yaralarının iyileştirilmesine yardımcı olabilirler.

Psikolojik İlk Yardım Nedir?

Psikolojik ilk yardım, afetlerden etkilenen insanlara hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmek için tasarlanmış bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, afet sırasında, hemen sonrasında veya birkaç gün sonra uygulanabilir. Psikolojik ilk yardım, afetlerin psikolojik etkilerini azaltmaya yardımcı olur ve insanların afet sonrası stres bozukluğu gibi daha ciddi zihinsel sağlık sorunları geliştirme riskini azaltabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), bir afet sonrasında ortaya çıkabilen ciddi bir zihinsel sağlık sorunudur. Deprem gibi afetler, insanların hayatlarını tamamen değiştirebilir ve sonrasında stres ve kaygı gibi duygusal tepkilere neden olabilir. Bu tepkiler zamanla geçmezse, TSSB gelişebilir.

TSSB, sıkıntı verici hatıralar, kabuslar, uykusuzluk, hiperaktivite, panik ataklar, yıkım, kayıp, hayatta kalma suçu gibi semptomlarla kendini gösterir. TSSB semptomları, günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir ve insanların sosyal ilişkilerini bozabilir.

Deprem Sonrası Psikolojik Destek Yöntemleri

Deprem sonrası psikolojik destek, psikolojik ilk yardımın yanı sıra bir dizi diğer yöntemleri de içerir. Bunlar şunları içerebilir:

  • Bireysel terapi: Psikologlar ve psikiyatristler, afetlerden etkilenen insanlara bireysel terapi sağlayabilirler. Terapi, insanların zorluklarla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine ve TSSB semptomlarını azaltmalarına yardımcı olabilir.
  • Grup terapisi: Deprem sonrası destek grupları, insanların benzer zorluklarla karşılaşanlarla bir araya gelmelerine denir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri

Travma sonrası stres bozukluğu, bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu ciddi bir travma sonrasında ortaya çıkan bir tür anksiyete bozukluğudur. Deprem, savaş, doğal afetler, saldırılar veya ciddi bir kaza gibi olaylar, travma sonrası stres bozukluğunun en yaygın nedenleridir.

Bu bozukluğun belirtileri, kişinin yaşadığı travmatik olayın etkisiyle ortaya çıkar. Belirtiler şunlar olabilir:

  • Yineleyen kabuslar ve kötü anılar
  • Uyku sorunları
  • Ani sinirlilik ve öfke nöbetleri
  • Aşırı endişe ve korku
  • Olayın yinelenen düşünceleri ve hatıraları
  • Yalıtılmışlık ve depresif hisler

Travma sonrası stres bozukluğu olan insanlar, genellikle olayla ilgili durumlardan kaçınmaya çalışırlar ve olayın yaşanmasından sonra hayatlarında iş ve sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşayabilirler.

Travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerin tedavisi, uzun sürebilir ve birkaç farklı terapi türü içerebilir. Psikoterapi, özellikle bireysel terapi, tedavi sürecinde sıkça kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca, bazı ilaçlar da semptomları hafifletmek için kullanılabilir. Kayseri psikolog kliniklerine başvurarak destek alabilirsiniz

Kayseri Deprem Sonrası Psikolojik Destek

Deprem sonrası psikolojik destek, travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde olduğu gibi, psikolojik ilk yardım gibi bazı temel ilkeleri de içerir. Bu ilkeler, aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  1. Güvenli bir ortam sağlamak: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilere güvenli bir ortam sağlamayı amaçlamaktadır. Bu, acil durumlar sırasında barınak, yiyecek, su ve diğer temel ihtiyaçlar gibi pratik desteği içerir. Ayrıca, insanlarla duygusal olarak bağlantı kurmayı, onları dinlemeyi ve onlara rahatlatıcı bir ortam sağlamayı da içerir.
  2. Yardım arama: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilerin yardım aramasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu, farkındalık yaratmak, kaynakları ve yardım hatlarını tanıtmak ve insanların kendilerine veya başkalarına yardım almalarına yardımcı olmak gibi şeyleri içerebilir.
  3. Bağlantı kurma: Deprem sonrası psikolog destek, kişilerin birbirleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu, insanların birbirleriyle konuşmasına, destek gruplarına katılmasına ve benzer deneyimleri paylaşmasına yardımcı olmayı içerir.
  4. Bilgi verme: Deprem sonrası psikolog desteği yada psikyatrist desteği , kişilere bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Bu, acil durumların etkileri, kurtarma operasyonları, sağlık hizmetleri, ilaçlar, psikoterapiler ve diğer kaynaklar hakkında bilgi sağlamayı içerir.
  5. Çevre düzenleme: Deprem sonrası psikolojik destek, kişilerin çevrelerini düzenlemelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu, bir oda düzenlemesi veya kişisel eşyaların yeniden düzenlenmesi gibi pratik destekleri içerebilir.
  6. Güvenli bir yer sağlayın: Deprem sonrası kişilerin güvende hissetmesi önemlidir. Eğer mümkünse, güvenli bir yer sağlanmalı ve kişilere barınacakları bir yer verilmelidir.
  7. Psikolojik destek hizmetleri sunun: Deprem sonrası stres bozukluğu yaşayan kişiler için psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Bu hizmetler, bir psikolog veya psikiyatrist tarafından verilebilir. Kayseri Ücretsiz psikolog desteği için psikolog klinikleri aramalarında Sır Psikolojiye başvurabilirsiniz
  8. Toplumda farkındalık yaratın: Deprem sonrası stres bozukluğu hakkında toplumda farkındalık yaratmak, insanların bu durumu daha iyi anlamasına ve buna nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur.

 

Kayseri Deprem Sonrası Ücretsiz psikolog Destek Hizmetleri Hakkında Daha Fazla Bilgi Almak İçin Tıklayınız.

 



18 Aralık 2019 Sır Psikoloji


Sır Psikoloji

İLİŞKİ PUSULASI


Kayseri Evlilik ve İlişki Danışmanlığı

İkili ilişkiler hayatımızın büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Karşı cinsle olan ilişkimiz çocukluk döneminden itibaren cinsiyet ayrımını yaptığımız süreçten başlayarak hayatımızın her döneminde yer almaktadır. Ancak ikili ilişkiler konusunda sahip olunan yanlış görüşler ve tutumlar çoğu zaman bizi ilişki içerisinde bir bilinmeze sürükler ve ilişkilerimizin kalitesini düşürür.

Neredeyse 10 insandan 9’u farklı kaynaklardan ilişkisini nasıl iyiye götürebileceğine ilişkin araştırmalar yapar. Bulduğu sonuçlar doğrultusunda farklı yöntemleri ilişkisinde dener. Maalesef ki bu denemelerin birçoğu ilişkileri ileri götürmezken bazı ilişkilerde farklı problemlere de zemin oluşturur. Bu yazımızda sizlerle ilişki pusulası olacak nitelikte bilgiler vereceğiz.

Vereceğimiz bilgiler ilişkileriniz için sihirli değnek dokundurmak gibi olmayacak. İlişkinizde kendinizi ve eşinizi değerlendirmenize yardımcı olacak. İşte ilişkiler için öneriler…

Kıyaslama Yapmaktan Kaçının

Her ilişki kendi içerisinde farklı dinamiklere sahip bir yapıdadır. Farklı çiftler farklı aktiviteleri yapmaktan keyif alırlar. İlişkilerinizi ya da hayatınızı bir başkasının ilişkisi ve hayatı ile kıyaslamak hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Ayrıca kıyaslama konusunda zaman çok etkin bir elemandır.

Karşınızdaki ilişkinin mutlu bir anı ile kendi ilişkinizi kıyasladığınızda sizi sorgulama yapmaya iterken, karşınızdaki ilişkinin problemli bir anında yaptığınız kıyaslama size ilişkinizin mükemmel olduğunu düşündürtebilir. Bu nedenle kıyaslama yapmak yerine ilişkilerinizde dönem dönem değerlendirmeler yapmak daha faydalı olacaktır.

İlişkiler Peri Masalı Değildir

Kadın – erkek ilişkilerini özellikle birçok kadın gözünde bir peri masalı gibi değerlendirir ve yaşanılan ilk aksi durumda neye uğradığını şaşırır. Çocukluğunuzdan beri hayalini kurduğunuz büyülü aşk hikayesinin içerisinde neşe kadar kederi de barındırdığını unutmamalısınız. Yaşadığınız ilişkinin gerçek hayatın bir parçasını olduğunu unutmamak hem ilişkilerinizin bağlarını güçlendirir hem de ilişki esnasında hayal kırıklıkları yaşamanızın önüne geçer.

Partnerinizle Ortak Zevkler Belirleyin

Birçok insan ilişkisinin mükemmel olmasını istemektedir. Ancak bunun için çaba sarf etmemektedir. Gündelik hayat rutininde zaten yorulan kişiler ilişkilerinde çaba sarf etmekten kaçınmaktadır.

Bu durumda ilişkilerin istendiği kadar sağlıklı ilerleyememesine yol açmaktadır. Partneriniz ile ortak zevkler belirlemek gün bitip eve gitme saatiniz geldiğinde sizi heyecanlandıracak ve zamanlarınızın daha dolu geçmesini sağlayacaktır.

Partneriniz Sizin Zihninizi Okuyamaz

İlişki esnasında hem kadınların hem de erkeklerin en sık yaptıkları hata karşı tarafa hiçbir şey söylemeden sıkıntısının anlaşılmasını istemektedir. Ancak karşınızda ki insanın doğa üstü güçleri olmadığı için siz anlatmadığınız sürece sizin problemlerinizin ne olduğunu anlaması mümkün değildir. Böyle anlarda problemleriniz çözüme kavuşamayacak hatta daha da büyük bir hal alacaktır. Bu nedenle ilişki anında yaşadığınız problemleri mutlaka partneriniz ile paylaşmanız gereklidir.

İlişkinizi Acele Yaşamanıza Gerek Yok

Özellikle ülkemizde birçok insan ilişkilerinde kendini başkalarına ispat etme gerekliliği duymaktadır. Bu nedenle de ilişkisini birçok yönden tam olarak tartmadan acele kararlar vermektedir. Ancak yapılan araştırmalara göre geç yaşta evlenmek ilişkilerin kalitesi üzerinde olumsuz değil aksine olumlu etkiler yaratıyor.

Uzmanlar çiftlerin evlilik öncesinde her şeyi tam olarak ölçmeleri gerektiğini belirtiyor. Unutmayın ilişkiler insanların yarıştığı bir alan değildir. İlişki başarısı insanlara hiçbir şeyi ispat etmeniz anlamına gelmez. Bu nedenle ilişkinizde aceleden kaçınmanız gereklidir.

Önce Kendinizle Barışık Olun

İnsanların başka insanları hayatlarına almalarında ki en temel etken sevgi dolu bir beraberliği paylaşmaktır. Günümüzde özellikle birçok kadın hayatına alacağı erkeği tercih ederken her konuda kendini ispat etmiş erkekleri tercih etmek istemektedir. Hayatındaki erkekle övünmek onunla ön planda olmak istemektedir.

Oysa hayatta kendi başarılarına inanmayan ve ilişkisinde kendini geri plana atan insanlar çoğu zaman kaliteli ilişkiler yaşayamamaktadır. Bu nedenle ilişkilerinizde mutlaka kendinizle barışık olun ve kendinizi tatmin edecek alanı mutlaka sağlayın.

Çevrenizdeki İnsanların Fikirleri İlişkinizi Yönetmesin

İlişkiler konusunda toplumumuzda en sık yapılan bir diğer hata ise çevredeki insanların görüşlerine ilişki içerisinde çok fazla yer verilmesidir. İlişkinizle ilgili ya da hayatınızla ilgili alacağınız kararlarda üçüncü kişilere danışmak sizin ve ilişkiniz açısından yıpratıcı olacaktır.

İlk olarak karşınızdaki insan sizin gerçekten neye ihtiyacınız olup olmadığını bilemez, ikinci olarak ise başka insanlar sizin ilişkinize yorum yaparken kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuz ve yıkıcı olacaktır. Üçüncü kişiler her zaman ilişkinizdeki olumsuz durumları görmeye daha meyillidir.

İlişkilerinizde Korkulara Yenik Düşmeyin

Her zaman hayattan ne istediğini bilen insanlar daha mutlu beraberliklere imza atarlar. İlişkilerde altın kural geçmişte yaşanmış olaylardan ders çıkarmak ve bu durumu ilişkinin ilerleyen süreçlerine taşımamaktır.

İlişki içerisinde eğer geçmişten taşıdığınız korkular var ise bu sizin ilişkide artık eskisi gibi olmamanıza ve kendiniz gibi davranmamanıza sebep olur. Bu durum ilişkinizde yaşanan olumsuz süreçlerin daha çok yayılmasına neden olmaktadır.

Partnerinizi Önemsediğinizi Hissettirin

İnsanlar birbirinden farklı duygu, düşünce ve zevklere sahiptirler. İlişkinin temel amacı tüm duygu ve düşüncelerde ortak amaçları yaşatmak değildir. Aksine ilişkilerde yaşanılan farklılıklar ilişkilerin daha zengin ve çok yönlü olmasını sağlamaktadır.

Kadınlar her zaman özel olduklarını hissetmek isterler. İşte tıpkı bu mantıkla sizde partnerinizin ilişki esnasında özel olduğunu hissettirin. Farklı fikirlere sahip olsanız ve zıtlıklar yaşasanız da asıl önemli olanın o olduğunu her zaman sağlayın. Farklılıklarla ilişkinizi ilerletebilmeniz ilişkinizin sağlam temellerinin bir göstergesi olacaktır.

Sevgiliden Önce Arkadaş Olun

Uzun süreli ilişkiler incelendiğinde genellikle temelinde sağlam bir arkadaş ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Hayat uzun bir yol insanlar yanlarında götürdükleri partnerleri ile her türlü sıkıntı ve sevinci paylaşmak ister. Bu nedenle ilişkilerde en sağlam temeller sağlam arkadaşlıklar ile kurulur. Eğer en yakın arkadaşınız aynı zamanda partneriniz ise mutlu bir ilişki içerisindesiniz demektir.

İlişkilerin Değerini Para İle Ölçmeyin

oplumuzda “zengin koca” diye bir terim bulunmaktadır. İnsanlar genellikle zengin bir eşe sahip olduklarında hayatlarına dair tüm aşamaları tamamladıklarını düşünürler. Ancak ikili ilişkilerde ilişkinizi değerlendirirken bir süre sonra paranın ilişkiniz için bir değer yargısı olmadığını fark edeceksiniz.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki para ile ilişki uzunluğu ve kalitesi arasında herhangi bir tatminlik bağlantısı kurulamıyor. Bu nedenle ilişkinizi sadece maddiyat üzerine kurmayın.

Mükemmeli Aramak Sadece Sizi Yorar

Günümüzde insanlar arasında yaygın olan “Daha iyisini bulabilirim”, “Daha mükemmelini yaşayabilirim”, “Ben en iyisine layığım” gibi düşünceler mutsuz ilişki sayısını arttırıyor. Hiçbir ilişki içerisinde mükemmelliği barındırmıyor.

İlişkileri mükemmel yapan en temel etken insanların ilişki içerisinde karşılıklı olarak birbirlerinin hatalarını tolere edebiliyor olmaları. Her an sizinle aynı fikirde olacak ve sizi mutlu edecek birini aramak yerine her durumda birbirinizi anlayabileceğiniz birini aramak sizi daha çok mutlu edecektir.

İnsanlar hep mükemmel ilişkinin peşindedirler ve bunu ararken kendilerinde hiçbir kusur olmadığını düşünürler. Oysa bu en büyük yanılgıdır. Ayrıca çiftlerin ilişkilerde gelecek değil geçmişe bağlı olmaları da ilişkilerin bozulmasına sebebiyet verir.

Tabi ki ilişkiler için geçmişte sağlam temeller atmak önemlidir. Ancak ilişkinin sağlam bir geleceğinin olabilmesi için de mutlaka her an ileriye dönük düşünmek ve planları geleceği düşünerek kurgulamak gereklidir. Sizde yaşadığınız ilişkilere gerçekçi bir şekilde yaklaşıp partnerinizle mutlu bir birliktelik sürdürebilirsiniz.

RANDEVU ALIN..

RANDEVU MAİL:






    İsminiz

    E-mail Adresiniz

    Doktor Tercihiniz

    Tarih

    Düşünceleriniz



    couple-doing-family-therapy-1200x800.jpg

    18 Aralık 2019 Sır Psikoloji


    Sır Psikoloji

    STRATEJİK YÖNTEM


    Kayseri Aile ve Çift Terapisi

    Evlilik terapisi, aile terapisi veya çift terapisi birbirleri ile yakın kavramlar olup aile içerisinde ve toplumda çiftlerin kurdukları yakın ilişkileri inceler ve destekler.

    Toplumumuzda insanlar evliliklerinin her zaman kusursuz olmasını isterler. İyi evlilikler elbette ki mümkündür ancak, kusursuz evlilikler mümkün değildir. İlişkilerin çoğu kusursuz bir başlangıca sahip olsa da ilişkiler uzun bir yolculuktur ve bu yolculukta zaman zaman inişler, çıkışlar mevcut olacaktır.

    Aile terapileri, çift terapilerinin amacı ilişkinizde inişler, çıkışlar, virajlar yorgunluklar, yanlış anlamalar olsa da ilişkinizi tüm bu problemlere karşı hazırlıklı hale getirmektir. İlişki rotanızın daha güvenli bir şekilde ilerleyebilmesi için terapiler sizlere adeta bir tampon noktası oluşturur ve karşılaşacağınız problemleri en az zararla atlatmanızı sağlar.

    Evlilik Terapisi Nedir?

    Evlilik terapisinin anlamını net olarak oturtabilmemiz için ilk olarak evlilik kavramının tanımını net bir şekilde bilmemiz gereklidir. İlk olarak evlilik sadece düğün ile hayatını iki insanın birleştirmesi ve aynı ev içerisinde yaşaması değildir. Evlilik iki insanın ortak amaçlar doğrultusunda birlikte ihtiyaçlarını doyuma ulaştırması ve ortak bir hayat yapısı inşa etmesidir.

    Evlilik insanların hayatı birbirlerine kolaylaştırmalarıdır. Aksi durumda evlilik içinden çıkılmaz bir hal alır ve her iki taraf için de yıpratıcı bir süreç başlar. Toplumumuz da bizlere hep evlilik içerisinde belirli roller biçildiğini görürüz ve evlendiğimizde bu rolleri taklit ederiz. Ancak her insanın karakteri ve evlilikten beklentileri birbirinden farklıdır.

    Bu nedenle evlilikte oluşacak roller ve görev paylaşımları birbirinden farklı olacaktır. Bu nedenle evliliğinize belirli kalıpları uygulamak için değil kendi düzeninizi oluşturmak için başlamanız gereklidir.
    Evlilik sürecinde karşınıza çıkan içinden çıkılmaz durumlarda ya da gözle görülmeyen ama çözümü de olmayan problemlerde hemen “gemileri yakmak”, pes etmek yerine çözüm yolları aramanız gereklidir. Bu noktada da devreye evlilik terapisi girmektedir. Evlilik terapilerine tek ya da eşinizle birlikte katılabilirsiniz. Ancak ilişkiye dair problemlerin daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşması için eşinizle katılmanız önerilir.

    Çift terapisine başvurulması gereken durumlar şöyledir:
    İlişkinizde sürekli aynı kavgaları ediyor ve çözüm noktasında hiçbir aşama kaydedemeyip, aynı kısır döngüyü sürekli yaşıyorsanız.
    İlişki içerisinde kendinizi değer görmeyen kişi gibi görüyorsanız.
    Kendinizi ilişki içerisinde mutlu hissetmiyorsanız.
    İlişkinize dair her şeyi denediğinizi ve artık hiçbir çıkar yol kalmadığını düşünüyorsanız.
    Bu ve benzer durumları yaşayan çiftlerin sağlıklı bir şekilde ilişki sürdürebilmek için evlilik terapisi görmeleri gereklidir.
    Stratejik Aile ve Çift Terapisine Kimler Katılabilir?
    Aile ve çift terapisine katılmak için illa evli olmanız gerekli değildir. Çift terapisine:
    Evlilik öncesi çiftler
    Yeni evli çiftler
    Küçük çocukları olan çiftler
    Ergen çocukları olan çiftler
    İleri yaştaki çiftler
    Katılabilir.

    Evlilik Öncesi İlişki Terapisi

    Yukarda da belirttiğimiz gibi çift terapilerine katılabilmeniz için illa evli olmanıza gerek yoktur. Evlilik kararı almak üzere olan birçok çift ya da sevgililer de çift terapilerine katılabilmektedir. Evlilik olgusu insanlar için aşılması güç bir süreci temsil etmektedir.

    Bu nedenle çiftler genellikle evlilik kararı alırlarken zorlanmakta ve bu süreçte tökezlemektedirler. Evlilik öncesi çift terapisi sayesinde evliliğe giden yolda aklınıza takılan soruları cevaplandırabilir, kendinizi ve partnerinizi bu süreçte daha iyi tanıyıp daha iyi anlayabilirsiniz.

    Ayrıca evlilik öncesi çift terapisi sayesinde yol arkadaşınız ile ilişkinizin geleceği hakkında daha net düşüncelere sahip olabilir ve gitmek isteyeceğiniz rotayı kolaylıkla belirleyebilirsiniz.

    Evlilik öncesi ilişki terapisi sayesinde çiftler ilerleyen dönemlerde ilişkilerinde karşılarına çıkabilecek zorluklar ve olumsuzluklarla başa çıkmayı ve mutlu ilişkiye dair bilmediklerini öğrenmeyi hedeflerler.

    Yeni Evli Çiftler İçin Evlilik Terapisi

    Özellikle evliliğin ilk yılları sağlam bir ilişki temelleri oluşturmak için bir hayli önemlidir. İki insanın aynı evde yaşamaya alışması, evliliğe ve evlilikte kişilere düşen görevlere alışma süreci, çevre faktörleri, eşinin ailesi ile anlaşma kaygısı gibi zorluklar bu süreçte yaşanır. Birçok çift evliliğin ilk dönemlerinde bu gibi problemleri aşamadıkları için boşanma noktasına gelirler.

    Son yıllarda hayatımızda birçok şeyi hızlı tüketmeye ve tek kullanımlık olarak kullanmaya alıştığımız için maalesef ilişkilerimizde de bu problemleri yaşıyoruz. Tutkulu bir aşk ve sevgi içerisinde olan gençler ilk olarak evlilik konusunda ailelerini ikna etmek için çokça çaba gösteriyor, sonradan ise evliliklerinde yaşadıkları ilk problemde pes ederek boşanma yolunu tercih ediyor. Çoğu yeni evli çift için yıkıcı olmak yapıcı olmaktan çok daha kolay geliyor.

    İnsanların çoğunun sahip olduğu “zamanla düzelir” düşüncesi çiftler üzerinde daha da yıkıcı bir etki yaratıyor. Çünkü hiçbir şey zamanla düzelmiyor, aksine zamanla daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu nedenle ilişkinin başında olan çiftlere çözemedikleri problemler karşısında çift terapisi almaları öneriliyor.

    Küçük Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

    Anne – baba olmak ilişki içerisindeki rollerin büyük bir hızla değişmesine neden oluyor. Özellikle ilk kez anne olan kadınlar çevreleriyle tüm iletişimlerini keserek sadece çocuklarına odaklanmak istiyor. Ancak bu yeni durum bilinçli bir şekilde yaşanmazsa ilişkinin gidişatı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.

    Çocuğun gelecekte nasıl bir yol çizeceği, çocuk yetiştirme esnasında yaşanan maddi sıkıntılar, çalışan annelerin işe dönme süreçleri, sorumlulukların paylaşımı gibi konularda anlaşamayan çiftler sonsuz bir döngü içerisinde kendilerini buluyor. Bu süreçte mutlaka kararlar ortak alınmaya dikkat edilmeli ve çiftler çocukları olmadan baş başa da mutlaka zaman geçirmelidir.

    Ergen Çocukları Olan Çiftler İçin Evlilik Terapisi

    Çocukluk döneminde genellikle çocuğunuz üzerinde yetki ve sorumluluk sahibi olarak onu yönlendirebilirsiniz. Ancak ergenlik dönemi kişilerin kendilerini tanıdıkları ve ne istediklerini deneyimleyerek öğrenmek istedikleri bir süreçtir. Ergenlik döneminde en sık yaşanan problemlerin başında iletişim sorunları gelmektedir.

    Ergen bireyler günlük yaşam ve sosyal yaşam içerisinde daha özgür, daha bağımsız olmak isterler. Gençliğini fark eden birey her şeyi kendi yapma arzusunu hisseder. Maalesef ki aileler bu isteklere olumsuz yanıtlarla geri dönünce çatışmalar ve iletişim problemleri başlar.

    Anne ya da babadan biri bu süreçte çocuğu rahatlatmaya yönelik tutumlar sergilerken diğeri baskıcı ve kendi kararlarını uygulamaya iten bir tutum sergiler. Özellikle aile bireylerinin bir araya geldikleri günlerde çocuklarınızı diğerleri ile kıyaslamak, onları yönlendirmek ve kendi düşüncelerinizi dikte etmek yerine gündelik sohbetler etmeyi tercih edin.

    Ergen çocuğunuzla yaşadığınız bir problem veya tartışma varsa bu durumu günlere yaymayın ve çözüm konusunda baskıcı olmayın. Eğer çocuğunuzla aranızdaki iletişim problemlerini çözemiyorsanız mutlaka stratejik aile terapisi alın.

    İleri Yaştaki Çiftler İçin Evlilik Terapisi

    Çiftler özellikle çocukları olduktan sonra birbirlerini bir kenara bırakarak tüm ilişki ve iletişimlerini çocukları üzerinden yürütmeye başlarlar. Birbirlerine ayırdıkları zamanı azaltırlar ve tek konuştukları çocuklarının, evin problem ve ihtiyaçları olur.

    Zaman ilerleyip çocuklar evden ayrıldıktan sonra çiftler artık birbirlerini tanımıyordur ve nasıl davrandıkları konusunda adeta birer yabancı olmuştur. Bu gibi durumlar ilerleyen yaşta ki çiftler arasında iletişim problemlerine ve anlaşmazlıklara nedenolmaktadır. Bu problemin önüne geçmek ilişki terapisi alınabilir. En temelde ise çiftler birbirlerine zaman ayırmayı unutmamalıdır.

    Kayseri Aile ve Çift Terapisi Desteği Almak İçin Tıklayınız.

    RANDEVU ALIN..

    RANDEVU MAİL:






      İsminiz

      E-mail Adresiniz

      Doktor Tercihiniz

      Tarih

      Düşünceleriniz




      18 Aralık 2019 Sır Psikoloji


      Sır Psikoloji

      ÇÖZÜM ODAKLI YÖNTEM


      Kayseri Çözüm Odaklı Psikoterapi

      Çözüm odaklı terapi iki şekilde adlandırılmaktadır. Bunlardan birincisi kısa süreli aile terapisi, ikincisi ise çözüm merkezli ya da olasılık terapisidir. Çözüm odaklı terapinin ana düşüncesi mutlak doğru diye bir şey olmadığıdır. Bu düşünce yapısına göre insanların kendi düşüncelerini kendilerinin oluşturdukları ve yaşanılan problemleri yapıcı bir şekilde düzenleyip çözülebileceği öngörülmektedir.

      Çözüm odaklı yöntem merkezinde danışan kişiye müşteri, probleme de şikayet adı verilmektedir. Terapist ise danışan kişilerin sorunlarını kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturmak için yeterli kaynaklara sahip olduğuna inanır ve onların daha güçlü yanlarına odaklanmayı tercih eder.

      Bu durumda danışan kişinin mevcut olan potansiyeli de en üst seviyeye çıkmış olacaktır.
      Çözüm odaklı terapi diğer terapilere göre muhalif bir yöntemdir ve psikoterapi yöntemlerine karşı çıkmaktadır. Farklılıklar ise şu şekildedir;
      -Psikoterapi ve diğer yaklaşımlar genellikle değişimin zorlu olduğunu vurgular ancak çözüm odaklı terapi değişimin sürekli olarak gerçekleşebileceğine inanmaktadır.
      -Çözüm odaklı terapide bulunan şikâyetler ciddi bir neden olması gerektiği düşünülmektedir.
      -Şikâyetin nedenini anlamak, danışan kişiye farkındalık ve iç görü kazandırmak mutlak gerekenler arasında değildir.
      -Her şikayetin ortadan kaldırılmasının faydalı olmayacağına inanılır.
      -Danışanların değişmek konusunda dirençli olduğuna çözüm odaklı terapide inanılmamaktadır.
      -Terapi şekillerinden ilki olan kısa terapi çözüm odaklı terapi için çok önemlidir. Kısa müdahalelerin oldukça etkili olduğu düşünülmektedir.
      -Eksiklik ve patoloji geleneksel olan terapi yöntemlerinde son derece önemli iken çözüm odaklı terapide bunların önemi fazla yoktur ve ne olduğuna bakılmaz.
      Çözüm odaklı terapinin temel varsayımları ise şu şekildedir;
      -Şikayetlerin çözümü için en önemli konu danışanların en güçlü yanları ve kaynaklarının olmasıdır. Burada terapistin görevi ise danışanın en güçlü yanları olan kaynaklarına ulaşmasına ve çözüm için kullanmasına yardımcı olmaktır.
      -Çözüm odaklı terapide değişim sürekli ve her zaman mümkün olan bir şeydir. Danışanın bunu bilmesi halinde değişimin kaçınılmaz olduğu şekliyle davranması beklenmektedir.
      -Terapistin en önemli görevlerinden birisi değişmenin ne olduğunu çok iyi tanımlamalı ve daha fazla değişme sağlamak adına çaba göstermelidir.
      -Çözüm odaklı terapide şikayetlerin çözümü geleneksel çözümlerden farklıdır. Geleneksel çözümlerde şikayet için çok fazla bilgi gerekirken çözüm odaklı yöntemde şikayetin nedenini veya işlevini bilmek sonucu herhangi bir şekilde değiştirmeyecektir.
      -Değişim çok önemlidir ve ufak bir değişim domino etkisi yaratıp diğer parçaları da etkilemektedir. Bu yüzden küçük bir değişimin gerçekleşmesinin sağlanması gerekmektedir.
      -Hedefler gerçekçi olmalıdır. Gerçekçi olmayan bir hedef söz konusu olmadığından dolayı işleyen süreci danışanlar belirlemektedir.
      -Çözüm odaklı yöntem hızlı değişimler getirebilir.
      -Tek bir doğru yoldan çok farklı bakış açıları geçerli olabilmektedir.
      -Kolay değişebilen şeyler bu terapi yönteminde başarıyı sağlamanın temel kurallarından birisidir.

      mümkün olmayan ve zor şeyler terapinin istemediği unsurlardır.
      Çözüm odaklı yöntem danışan kişiyi esas almaktadır. Genel olarak insanların neler karşısında motive olduklarından çok danışan kişinin neyi başarmak istediği ve başarma yolunda mevcut olan güçlü kaynaklarını kullanarak çözüm bulmaları hedefler.

      Danışanın değişimini sağlamak çözüm odaklı terapi uygulayan psikoloğun en temel yapması gerekenler arasında yer almaktadır. Danışanın şikayetleri de çözüm odaklı terapide olumsuz olarak değerlendirilmez, bunlar değişmek için uygun özel davranışlar olarak düşünülür ve ele alınır.

      Kişilik gelişimi ve kişilik bozukluğu ile ilgili herhangi bir kuram getirmeyen çözüm odaklı terapi, psikolojik danışma kuramları dışında hareket etmektedir. Danışan değişimi gerçekleştirmek istiyorsa değişimin nasıl gerçekleşeceğini çok iyi şekilde bilmesi gerekir. Çözüm odaklı yöntemde çıkmazda kalmak istiyorsanız bunları yapın;
      -Hiç kimseyi dinleme.
      -Herkesi dinle.
      -Sürekli analiz et, lakin hiçbir değişikliğe gitme.
      -Problemlerin ve davranışların için her zaman başkalarını suçla.
      -Her olumsuzlukla karşılaştığın zaman hep kendini suçla.
      -İşe yaramayan şeyleri yapmaya devam et.
      -Odaklandığın şey işe hiçbir işe yaramasa da aynı düşünceleri aklından geçirmeye her zaman devam et.
      -Sana yardımcı olacak insanları çevrenden uzaklaştır, yardımcı olmayan insanlarla ilişkilerini sürdür.
      -Hep haklı çıkmaya çok fazla önem ver.
      Çözüm odaklı terapinin ilk aşaması danışan kişinin ne istediğini bulmaktır. Danışan ile terapist kendi arasında somut olan ve ulaşabilir amaçlar oluşturmalıdır. Hedeflerin hepsi makul değildir diyerek geri çevrilmemelidir çünkü çok küçük olan değişimler büyük değişimlerin habercisi olabilir.
      Çözüm odaklı terapi sürecinde aşağıdaki üç hedef amaçlanır.
      -Problem olarak algılanan durumda yapılan şeyi tamamı ile değiştirmek.
      -Duruma karşı bakış açısını değiştirmek.
      -Problemli olan duruma karşı danışanın mevcut kaynaklarını, güçlü yanlarını ve çözümlerini harekete geçirmeyi sağlamak.
      Çözüm odaklı terapi şimdiye odaklanır ve ilk seans oldukça önemlidir. Çünkü ilk seansda danışan ve terapist problemi ortak bir şekilde belirleyecek ve bir amaç oluşturacaklardır. Bu terapi yönteminde işe yaran şeylere her zaman devam etmek ve işe yaramayanları bir an önce bırakmak en temel ilkeler arasında yerini alır.
      Çözüm odaklı terapide kullanılan terapötik teknikler şu şekildedir;
      -Soru sorma: Danışan kişiye farklı seçenekler sunacak şekilde terapist varsayımsal sorular sorar.
      -Problemi normalleştirme: Terapist danışan kişiye buraya geldiği için deli olmadığını ve kendisinin en uç noktalarda olan bir insan olmadığını anlatır.
      -İltifatlar: İltifatlar herkesin hoşuna gider. Danışan kişinin yaptığı şeyler mutlaka takdir edilir.
      -Mucize sorusu: “Farzet ki gece, sen uyurken bir mucize oldu ve problem çözüldü. Bunun olduğunu nereden anlardın? Ne farklı olurdu?” çözüm odaklı yöntemin kendine özgü özel yöntemlerinden birisidir.
      -Derecelendirme soruları: Problemin en kötü olduğu durum 0, tamamen çözülmüş olduğu duruma ise 10 denir. 0’dan 10’a kadar derecelendirilmiş bir ölçekte danışanın kendini nerede gördüğü sorusu ile değerlendirmeye alınır.
      -Kestirme görevi: Danışanlardan diğer gün problemi yaşayıp yaşamayacaklarını kestirmeleri istenir.
      -İleriye dönük sorular: Danışan eğer istisnai durumları düşünemiyorsa bu sefer terapist danışanın gelecekte ki bir durumda problemin yaşanmayacağı bir durumu kendi kafasında tasarlamasını ister.
      -Problemin ne olduğunu bulma: Problemi ana kaynağından alıp ortaya çıkarmak için ayrıntılı ve özel sorular sorulur.
      -Dışsallaştırma: Danışanı problem dışında tutmak için probleme farklı bir isim verilir.
      -İlk seansta görev: Terapist, danışana bir sonraki seansa kadar hayatında ki ilişkilerde gözlem yaparak hayatına devam etmesini ister.
      -Sürpriz yapma görevi: Terapist, danışana sevdiği bir insana şaşırtacak bir sürpriz yapmasına yönteltilir.
      -Yaz, oku ve yak: Obsesif ya da depresif düşünceler için bu motto son derece faydalıdır.
      -Yapılandırılmış kavga: Terapist çiftler için uygulanan bu yöntemde çiftler için bir kavga senaryosu oluşturulur.
      -Farklı bir şey yapma: Danışanın “Ne yapsam aynı” sendromunu engellemek için uygulanmaktadır.
      -Çözüm odaklı hipnoz: Çözüm odaklı hipnoz yöntemleri uygulanarak problemin çözülmesine çalışılır.

      Çözüm odaklı psikoterapi kısacası geleneksel yöntemlere göre daha modern ve daha geliştirilmiş bir yaklaşımlı yöntemdir. Önceliği danışana veren bu yöntem danışanın probleminde en ince ayrıntıya inip vakit harcamak yerine, danışanın şikâyetinde ki odak noktayı bulup çözüme doğru ilerler.

      Çözüm odaklı ilerleyen bu yöntem sayesinde danışanın kafası çok fazla karışmaz ve sadece kendi hayatı içerisinde ki bulguları ele alarak hareket eder.

      Kayseri Çözüm Odaklı Psikoterapi hakkında bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz

      RANDEVU ALIN..

      RANDEVU MAİL:






        İsminiz

        E-mail Adresiniz

        Doktor Tercihiniz

        Tarih

        Düşünceleriniz




        18 Aralık 2019 Sır Psikoloji


        Sır Psikoloji

        BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI


        Kayseri Bilişsel Davranışçı Terapi

        Bilişsel Davranışçı Terapi (Cognitive-Behaviour Therapy, CBT) şu anda uluslararası olarak psikopatolojik bozuklukları anlamak ve tedavi etmek için en güvenilir ve etkili modellerden biri olarak kabul edilmektedir.

        Bu yaklaşım, duyguların, düşüncelerin ve davranışların arasındaki karmaşık bir ilişkiyi varsayar; duygusal problemlerin, hastanın deneyimlediği acıya ve bunları değiştirme olasılık ve fırsatlarına rağmen, zaman içinde sürdürülen işlevsiz inançların ürünü olduğunu vurgular.
        Temel teori, duygusal ve davranışsal bozuklukların kökeni ve sürdürülmesinde bilişsel çarpıklıkların ve gerçekliğin öznel temsilinin önemini vurgular. Bu, olayların psikolojik, duygusal ve davranışsal problemler yaratmayacağı ve sürdürmeyeceği anlamına gelir, ancak bunlar bireyin bilişsel yapılarından (Filozof Epictetus zamanında zaten paylaşıldığı varsayılır) büyük ölçüde etkilenecektir.

        Aslında, bilişsel psikoterapiyi karakterize eden ve ayıran şey, duygusal bozuklukların düşünceler, duygular ve davranışlar arasındaki ilişkinin analizi yoluyla açıklanmasıdır.

        Bu nedenle bilişsel davranışçı terapi (CBT), hastaların daha işlevsel inançlarla yer değiştirmeleri ve / veya entegre edilmeleri için gerçekliğin tekrarlayan düşünceleri ve işlevsiz akıl yürütme ve yorumlama kalıplarını belirlemelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
        Bilişsel davranışçı terapi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Yüksek Sağlık Kurumu tarafından yayınlanan son belgelerle onaylandığı gibi, anksiyete bozuklukları için tercih edilen tedavinin rolünü üstlenmiştir.

        Yardıma ihtiyacınız varsa veya bir aile üyeniz veya arkadaşınızın tavsiyeye ihtiyacı varsa, Kayseri ‘de BDT uygulayan psikolog aramalarınızda Sır Psikoloji tercih edebilirsiniz

        Bilişsel davranışçı terapi, aşağıdaki özelliklerle karakterize edilir:

        BİLİMSEL OLARAK KURULMUŞTUR: Klinik müdahale, temel psikolojik araştırmalardan türetilen yapılar ve zihinsel süreçler hakkındaki bilgilerle kesinlikle tutarlıdır. Ayrıca kontrollü çalışmalarla bilişsel-davranışçı terapinin etkili bir tedavi olduğu gösterilmiştir.
        Bilişsel-davranışçı terapi, aslında, depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde psikotrop ilaçlara üstün veya en azından eşit, ancak nükslerin önlenmesinde çok daha faydalı sonuçlar göstermiştir.

        AMACA YÖNELİKTİR: Bilişsel-davranışçı psikoterapist, ilk toplantılarda terapinin hedeflerini belirlemek, bir teşhis koymak ve hastaya kendi ihtiyaçlarına uygun bir tedavi planı üzerinde anlaşmak için hastayla birlikte çalışır. Daha sonra, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını kontrol etmek için ilerlemeyi periyodik olarak kontrol etmeye özen gösterir.

        PRATİK VE SOMUT: Tedavinin amacı somut psikolojik problemlerin çözülmesine dayanır. Bazı tipik amaçlare depresif semptomların azaltılması, panik atakların ortadan kaldırılması ve olası eşlik eden agorafobi, kompulsif ritüellerin veya patolojik yeme davranışlarının azaltılması veya ortadan kaldırılması, başkalarıyla ilişkilerin teşvik edilmesi, sosyal tecrit vb. dahildir.

        DANIŞAN VE TERAPİST ARASINDA İŞBİRLİĞİ OLUYOR: Danışan ve terapist, konuyu sorunlarını çözmek için yönlendirebilecek stratejileri anlamak ve geliştirmek için birlikte çalışır. CBT aslında, esasen hasta ve terapist arasındaki işbirliğine dayanan bir psikoterapidir. Her ikisi de, hastayı ele alan duygusal ve davranışsal sorunların nedeni olabilecek belirli düşünme yollarının tanımlanması ve sorgulanmasında aktif olarak yer almaktadır.

        KISA SÜRELİDİR: Bilişsel-davranışçı terapi mümkün olduğunca kısa vadelidir. Terapi süresi genellikle duruma bağlı olarak çoğu zaman haftalık olarak dört ila on iki ay arasında değişir. Daha uzun bir tedavi süresi gerektiren daha ciddi psikolojik problemler, bilişsel terapinin, psikotrop ilaçların ve diğer tedavi şekillerinin entegre kullanımından hala yararlanmaktadır.

        Bilişsel davranışçı psikoterapi iki farklı tedavi yöntemini birleştirir

        1. DAVRANIŞ PSİKOTERAPİSİ

        Zorluk yaratan durumlar ile kişinin bu gibi durumlarda ortaya koyduğu olağan duygusal ve davranışsal tepkiler arasındaki ilişkiyi, yeni yanıt yolları, korkulan durumlara kademeli olarak maruz kalma ve rahatsızlık durumları değişmeye yardım ediyor.

        2. BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ

        Hastanın yaşadığı güçlü ve kalıcı sorunlu duygularla eşzamanlı olarak tekrar eden düşünceleri, gerçekliğin akıl yürütme ve yorumlama kalıplarını tanımlamaya yardımcı olur. Onları düzeltmeye, zenginleştirmeye, diğer daha gerçekçi düşüncelere entegre etmeye veya her durumda kişinin refahı için daha işlevsel hale getirmeye yardımcı olur.

        Bilişsel davranışçı terapide içerik ve sorunlu bilişsel süreçlerdeki değişim (inançlar, değerlendirmeler, beklentiler, duygular, bilişsel çarpıtma ve b.) sadece hastaların işlevsiz inançlarının tartışılması ve yeniden düzenlenmesi yoluyla değil, çok sayıda ve çeşitli yöntemlerle de takip edilmektedir. Müdahale, sadece bireyin işleyişinin bilişsel yönlerine değil, aynı zamanda özellikle duygusal ve davranışsal olanlara da yöneliktir.

        Bilişsel davranışçı terapinin tarihi

        Aaron Beck ve Albert Ellis tarafından 1960’larda (Beck 1967, Ellis 1962) ilk kez öne sürülen temel varsayım, hastanın zihinsel temsillerinin (inançlar, otomatik düşünceler, kalıplar), minimum çıkarımla, psikolojik sıkıntıyı ve zaman içindeki sürekliliğini açıklamasına izin vermesidir. İşlevsel olmayan duygusal reaksiyonlar ve rahatsızlık, bilişsel tip içerik ve biçimsel çarpıklıkların – patoloji, işlevsiz düşünce, kalıp ve süreçlerin sonucudur. Bu şemalarda değişiklik yapılmaması, aksine kanıtlara rağmen, geçersiz kılmalarını “önleyen” ve rahatsızlığın sürdürülmesine katkıda bulunan prosedürel ve içerik hatalarıyla açıklanmaktadır.

        Bu nedenle duygusal rahatsızlıkların açıklanmasında dış olayların oynadığı rol nedensel değil, kişisel, kendine özgü, yani bireysel öznenin inanç sistemine ve deneyimlerine dayanmaktadır. Duygusal reaksiyonları ve işlevsiz davranışları (ve dolayısıyla bozuklukları) açıklamamıza izin veren şey, bireyin içeriğine ve bilişsel süreçlerine dayalı olayları yorumlama şeklimizdir.

        Bu perspektifte zihin, bireyin deneyimlerini değerlendirdiği ve duygusal tepkileri, zihinsel aktiviteyi ve davranışı düzenlediği bir amaç ve bilgi sistemi olarak tanımlanmaktadır (Castelfranchi, Mancini ve Miceli, 2002). Psikopatolojik semptomlar, danışanın zihninde var olan bir hedefe ulaşmayı amaçlayan faaliyetlerin ifadesi olarak kavramsallaştırılır.

        Bilişsel davranışçı psikoterapi, 1960’larda belirtildiği gibi, psikanalist olarak eğitilmiş iki terapist tarafından geliştirildi: Aaron Beck ve Albert Ellis.

        Sıklıkla inanılanın aksine, bilişsel terapinin davranış terapisinin bir evrimi olmadığını belirtmeliyiz. Bu iki terapi, aynı dönemde ve bağımsız olarak bulunmuş ve daha sonra birleşerek tek bir klinik yöntemın doğmasına sebep olmuştur.

        Bu nedenle, bir tedavi yöntemi olarak, özellikle de depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisi olarak doğrudan klinikten gelen bir tedavidir.

        Davranışçılıkla karşılaşma daha sonra gelir ve iki yol izler: bir yandan, bilişsel yazarlar, kurucular Beck ve Ellis’ten başlayarak, hem kliniğe uygulanan bilimsel yönteme hem de klinik sonuçlara göre davranışı iyileştirir.

        Beck’in bilişsel terapisi Uluslararası Bilişsel Psikoterapi Derneği’nde hala baskın bir rol oynamasına rağmen, şu anda, bilişsel terapi hakkında konuştuğumuzda, düzinelerce farklı yaklaşımın ayırt edildiği homojen olmayan bir terapötik yöntemden bahsediyoruz.

        Uluslararası literatüre ve bilişsel terapi veya bilişsel-davranışçı terapi olarak adlandırılan tüm yaklaşımlara bakarsanız durum daha da karmaşıktır; davranışsal sıfatın varlığı ve önemi de doğrudan davranışsal türetme ilke ve prosedürlerine verilen ağırlığı kısmen yansıtmaktadır. Bilişsel terapinin tanımında tanınan tüm yaklaşımların ortak noktası, anlam yapıları ve bilgi işleme süreçleri üzerinde ortak vurgu olup, bu nedenle, bilişsel değişkenin klinik olayların açıklanmasında baskın olarak tanınmasıdır.

        Ayrıca, tedavi yöntemi, prosedürlerdeki farklılıklardan bağımsız olarak, bilişsel değişkenin değişimin ana aracı olarak manipülasyonunu içerir. Bilişsel davranışçı psikoterapi, Kanıta Dayalı Tıp perspektifine göre bilimsel düzeyde gösterilen bir etkinlikle, farklı psikolojik rahatsızlıklar ve farklı psikopatolojik ve psikiyatrik tanısal olaylar için tercih edilen psikolojik tedavi olarak düşünülebilir.

        Kayseri BDT uygulayan psikolog arayışınızda bize başvurabilirsiniz

        RANDEVU ALIN..

        RANDEVU MAİL:






          İsminiz

          E-mail Adresiniz

          Doktor Tercihiniz

          Tarih

          Düşünceleriniz



          borderline-kisilik-bozuklugu-pic-01.jpg

          30 Kasım 2018 Sır Psikoloji0

          Kapalılık, sevilmede övülmede aşırı istek, kendi güç ve bilgi düzeyinde aşırı mükemmeliyetçilik, güçlü fantaziler, ödüle karşı aşırı tutku ve başkalarının zamanını önemsememe gibi özellikleri vardır. Anlamsız beklentileri ve iyiyi güzeli hak ettiklerine karşı inançları sonsuzdur. Başkalarına karşı empatiden yoksun oldukları için çok acımasız eleştirel ve saygısız davranabilirler.



          10 Kasım 2018 Sır Psikoloji0

          Kapalılık, sevilmede övülmede aşırı istek, kendi güç ve bilgi düzeyinde aşırı mükemmeliyetçilik, güçlü fantaziler, ödüle karşı aşırı tutku ve başkalarının zamanını önemsememe gibi özellikleri vardır. Anlamsız beklentileri ve iyiyi güzeli hak ettiklerine karşı inançları sonsuzdur. Başkalarına karşı empatiden yoksun oldukları için çok acımasız eleştirel ve saygısız davranabilirler.


          Sır Psikoloji

          Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

          Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

          Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

          Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.