Blog

Sır Psikoloji

Blog

Sanal-Gerceklik-Terapisi-ve-Uygulama-Alanlari-1200x564.jpg

27 Ağustos 2024 Sır Psikoloji

Sanal gerçeklik (VR), artık sadece oyun ve eğlence dünyasının bir parçası değil. Günümüzde, psikolojiden tıbba kadar birçok alanda, özellikle de terapi süreçlerinde önemli bir rol oynamaya başladı. Sanal gerçeklik terapisi (VRT), hastalara güvenli ve kontrollü bir ortamda, gerçek hayatta karşılaşabilecekleri zorluklarla başa çıkma becerileri kazandırıyor.

Sanal Gerçeklik Terapisi (VRT) Nedir?

Sanal gerçeklik terapisi, bireylerin özel olarak tasarlanmış sanal ortamlarda, terapist eşliğinde çeşitli deneyimler yaşaması esasına dayanır. Bu deneyimler, kişinin korkularıyla yüzleşmesinden travmatik olayları yeniden işlemesine, sosyal becerilerini geliştirmesinden fiziksel rehabilitasyonuna kadar geniş bir yelpazede uygulanabilir. VRT, geleneksel terapi yöntemlerine kıyasla daha sürükleyici ve etkileşimli bir deneyim sunar, bu da terapinin etkinliğini artırır.

VRT’nin temel ilkeleri

  • Sürükleyicilik: VR gözlükleri ve diğer donanımlar sayesinde, kişi kendini tamamen sanal ortamın içinde hisseder. Bu durum, terapi seanslarının daha gerçekçi ve etkili olmasını sağlar.
  • Kontrol: Terapist, sanal ortamı ve senaryoları tamamen kontrol edebilir. Bu, hastanın güvenliğini ve konforunu sağlarken, terapi hedeflerine ulaşılmasını kolaylaştırır.
  • Etkileşim: VRT, pasif bir izleme deneyimi değil, aktif bir katılım gerektirir. Kişi, sanal ortamda kararlar alır, eylemlerde bulunur ve sonuçlarını deneyimler.
  • Geribildirim: VRT sistemleri, kişinin fizyolojik ve davranışsal tepkilerini takip eder. Bu veriler, terapistin terapi sürecini değerlendirmesine ve gerektiğinde ayarlamalar yapmasına yardımcı olur.

Sanal Gerçeklik Terapisinin Uygulama Alanları

Sanal gerçeklik terapisi, geniş bir yelpazede ruh sağlığı ve fiziksel sağlık sorunlarına çözüm sunar. İşte VRT’nin başlıca uygulama alanları:

Anksiyete bozuklukları

Anksiyete bozuklukları, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen yoğun korku, endişe ve kaygı durumlarıyla karakterizedir. VRT, farklı anksiyete türlerinin tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır:

  • Özgül fobiler: Yükseklik, uçuş, kapalı alan, hayvanlar gibi spesifik nesne veya durumlara karşı duyulan yoğun korkuların üstesinden gelmeye yardımcı olur.
  • Sosyal anksiyete bozukluğu: Sosyal ortamlarda başkaları tarafından yargılanma, eleştirilme veya küçük düşürülme korkusuyla başa çıkmayı kolaylaştırır.
  • Panik bozukluk: Beklenmedik panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltır.
  • Genelleşmiş anksiyete bozukluğu: Sürekli ve aşırı endişe duyma eğilimini kontrol altına alır.

VRT, anksiyete bozukluklarının tedavisinde maruz bırakma terapisini (exposure therapy) kullanır. Kişi, sanal ortamda korkularıyla kontrollü bir şekilde yüzleşir ve zamanla kaygılarının azaldığını deneyimler. Örneğin, uçuş fobisi olan bir kişi, VR gözlükleri sayesinde sanal bir uçak yolculuğuna çıkar ve bu deneyimi tekrarlayarak uçuş korkusunu yenmeye başlar.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)

Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı (savaş, doğal afet, kaza, şiddet vb.) zihninde tekrar tekrar canlandırması, kabuslar görmesi, olayla ilgili anıları hatırlamaktan kaçınması ve sürekli tetikte olma hali gibi belirtilerle kendini gösterir. VRT, TSSB’nin tedavisinde önemli bir araç olarak kullanılmaktadır.

VRT, TSSB tedavisinde travmanın yeniden işlenmesi (trauma processing) yaklaşımını kullanır. Kişi, sanal ortamda travmatik olayı güvenli bir şekilde yeniden yaşar ve terapist eşliğinde olayla ilgili duygularını ve düşüncelerini ifade eder. Bu süreç, kişinin travmayı anlamlandırmasına, travmayla ilişkili olumsuz inançlarını değiştirmesine ve travmanın etkilerini azaltmasına yardımcı olur.

Depresyon

Depresyon, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyen üzüntü, ilgi kaybı, enerji düşüklüğü, umutsuzluk, değersizlik ve intihar düşünceleri gibi belirtilerle karakterizedir. VRT, depresyon tedavisinde umut verici sonuçlar elde etmiştir.

VRT, depresyon tedavisinde farklı yaklaşımlar kullanır:

  • Davranışsal aktivasyon: Kişinin sanal ortamda keyif aldığı aktivitelerle meşgul olması sağlanır. Bu, kişinin motivasyonunu ve enerjisini artırarak depresyon belirtilerinin hafiflemesine katkıda bulunur.
  • Bilişsel yeniden yapılandırma: Kişinin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesi ve bu kalıpları daha gerçekçi ve olumlu düşüncelerle değiştirmesi sağlanır.
  • Mindfulness (Bilinçli Farkındalık): Kişinin anı yaşama becerilerini geliştirmesi ve olumsuz duygularla başa çıkma stratejileri öğrenmesi sağlanır.

VRT, depresyon tedavisinde geleneksel terapi yöntemlerine ek olarak kullanıldığında, tedavinin etkinliğini artırır ve iyileşme sürecini hızlandırır.

Ağrı yönetimi

Sanal gerçeklik terapisi, kronik ağrıların yönetiminde de etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. VRT, kişinin dikkatini ağrıdan uzaklaştırarak, ağrı algısını azaltır ve ağrıyla başa çıkma becerilerini geliştirir.

VRT, ağrı yönetiminde farklı teknikler kullanır:

  • Dikkat dağıtma: Kişinin sanal ortamda keyifli ve ilgi çekici aktivitelere odaklanması sağlanır. Bu, kişinin ağrıya odaklanmasını azaltarak ağrı algısını düşürür.
  • Gevşeme teknikleri: Kişinin sanal ortamda rahatlama egzersizleri yapması sağlanır. Bu, kas gerginliğini azaltarak ve stres seviyesini düşürerek ağrıyı hafifletir.
  • Bilişsel yeniden yapılandırma: Kişinin ağrıyla ilgili olumsuz düşüncelerini değiştirerek ağrıyla başa çıkma becerilerini geliştirir.
  • Sanal ayna terapisi: Özellikle fantom ağrıların tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Kişi, sanal ortamda kayıp uzvunu hareket ettirir gibi görür ve bu durum, beyindeki ağrı algısını değiştirir.

VRT, ağrı kesici ilaçlara bağımlılığı azaltır ve ağrı nedeniyle düşen yaşam kalitesini yükseltir.

Sanal Gerçeklik Terapisinin Avantajları

1. Güvenli ve kontrollü ortam: VRT, gerçek hayatta karşılaşılması zor veya tehlikeli olabilecek durumların güvenli ve kontrollü bir ortamda simüle edilmesine olanak tanır. Örneğin, sosyal anksiyete bozukluğu olan bir kişi, VRT sayesinde kalabalık bir ortamda konuşma pratiği yapabilir veya TSSB yaşayan bir asker, savaş alanına benzer bir sanal ortamda travmasıyla yüzleşebilir.

2. Kişiselleştirilmiş terapi deneyimi: VRT, her bireyin ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre uyarlanabilen kişiselleştirilmiş bir terapi deneyimi sunar. Terapist, sanal ortamı, senaryoları ve zorluk seviyesini hastanın özelliklerine göre ayarlayabilir.

3. Daha etkili ve hızlı sonuçlar: VRT, geleneksel terapi yöntemlerine kıyasla daha hızlı ve etkili sonuçlar elde etmeyi sağlar. Sürükleyici ve etkileşimli yapısı sayesinde, terapi sürecinde daha fazla katılım ve motivasyon sağlar.

4. Ölçülebilir veriler: VRT sistemleri, kişinin fizyolojik ve davranışsal tepkilerini takip ederek ölçülebilir veriler sağlar. Bu veriler, terapistin terapi sürecini değerlendirmesine, hastanın ilerlemesini takip etmesine ve terapi yöntemlerini gerektiğinde ayarlamasına yardımcı olur.

5. Ulaşılabilirlik: VRT, fiziksel veya coğrafi engeller nedeniyle geleneksel terapiye ulaşmakta zorlanan bireyler için daha erişilebilir bir seçenek sunar. Kişi, evinden veya bulunduğu herhangi bir yerden VR gözlükleri aracılığıyla terapi seanslarına katılabilir.

6. Maliyet etkinlik: VRT, uzun vadede geleneksel terapiye kıyasla daha maliyet etkin bir çözüm olabilir. Özellikle tekrarlayan seanslar gerektiren durumlarda, VRT seyahat ve diğer masrafları azaltarak tasarruf sağlar.

Ayrıca okuyun: Motivasyon ve Öğrenme Birbirini Tamamlayan İkili


Depresyonla-Mucadelede-Dogal-Yaklasimlar-1200x675.jpg

20 Mayıs 2024 Sır Psikoloji

Depresyon, modern yaşamın yaygın bir sorunudur ve doğal yaklaşımlarla mücadele etmek için psikolojik ipuçları oldukça etkili olabilir.

Ayrıca okuyun: Ruhsal Sağlık ve Sporun İlişkisi

Depresyon Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Öncelikle, depresyonun ne olduğunu ve belirtilerini anlamak önemlidir. Depresyon, sürekli üzüntü, umutsuzluk, enerji kaybı ve ilgi kaybı gibi belirtilerle karakterize edilen bir zihinsel sağlık sorunudur.

Belirtiler arasında:

  • İştah değişiklikleri
  • Uyku sorunları
  • Odaklanma güçlüğü
  • Değer verilen aktivitelerden keyif alamama

bulunur.

Doğal Yaklaşımlarla Depresyonun Üstesinden Gelme

Düzenli egzersiz yapmak

Fiziksel aktivite, depresyonla mücadelede son derece etkili bir doğal yaklaşımdır. Egzersiz yapmak, vücudun endorfin adı verilen doğal mutluluk hormonlarını salgılamasına yardımcı olur. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak stresi azaltır, enerji seviyelerini artırır ve genel ruh halinizi iyileştirebilir.

  • Haftada en az 3-4 gün düzenli egzersiz yapmaya çalışın. Yürüyüş, koşu, yüzme veya yoga gibi aktiviteleri tercih edebilirsiniz.
  • Egzersiz yaparken doğaya çıkın, çünkü doğa ile temas depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirin

Sağlıklı beslenme, depresyonla mücadelede önemli bir rol oynar. Dengeli bir diyet, vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini almasını sağlar ve genel sağlığı iyileştirir. Özellikle Omega-3 yağ asitleri, folik asit ve B vitaminleri depresyon belirtilerini azaltmada etkilidir.

  • Daha fazla meyve, sebze, tam tahıllı gıdalar ve sağlıklı yağlar tüketmeye özen gösterin.
  • Balık, ceviz, chia tohumu gibi Omega-3 kaynaklarına düzenli olarak yer verin.

Uyku düzeninize dikkat edin

Yeterli ve kaliteli uyku, duygusal dengeyi korumak için hayati öneme sahiptir. Depresyon genellikle uyku düzenini olumsuz etkiler, bu nedenle düzenli bir uyku alışkanlığı oluşturmak önemlidir.

  • Her gece yaklaşık 7-9 saat uyumaya özen gösterin.
  • Uykusuzlukla başa çıkmak için uyku alışkanlıklarınızı düzenleyin. Gece yatmadan önce rahatlatıcı aktiviteler yapın ve uyku ortamınızı sakin ve karanlık bir hale getirin.

Sosyal bağlantıları güçlendirin

Sosyal izolasyon, depresyonu kötüleştirebilir. Bu nedenle, sosyal bağlantıları güçlendirmek ve destekleyici ilişkiler geliştirmek önemlidir. Aile üyeleri, arkadaşlar veya destek gruplarıyla bağlantı kurarak duygusal destek alabilirsiniz.

  • Sosyal etkinliklere katılmaya çalışın ve yeni insanlarla tanışın.
  • Duygularınızı paylaşmak için güvendiğiniz kişilere açılın ve destek isteyin.

Stresle başa çıkma yöntemlerini uygulayın

Stres, depresyon belirtilerini artırabilir. Bu nedenle, stresle başa çıkma tekniklerini öğrenmek ve uygulamak önemlidir. Yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri ve ilgi duyduğunuz aktivitelerle stresi azaltabilirsiniz.

  • Her gün birkaç dakika meditasyon yapın veya derin nefes egzersizleri uygulayın.
  • Stresli durumlarla karşılaştığınızda, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeyi deneyin ve olumlu bir bakış açısı geliştirin.

Terapötik aktivitelerle kendinizi iyileştirin

Sanat, müzik, yazı veya bahçe işleri gibi terapötik aktiviteler, duygusal iyileşmeyi teşvik edebilir. Bu aktiviteler, duygularınızı ifade etmenize ve stresten uzaklaşmanıza yardımcı olabilir.

  • Kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan aktivitelere zaman ayırın ve hobilerinizi keşfedin.
  • Günlük rutininize yaratıcı ve keyifli aktiviteler ekleyin.

Profesyonel yardım almaktan çekinmeyin

Eğer depresyon belirtileri ciddi ve devam ediyorsa, profesyonel yardım almak önemlidir. Bir psikolog veya psikiyatristten destek almak, duygusal zeka üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir.

  • Kendinizi kötü hissettiğinizde ve depresyon belirtileriyle başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir uzmana danışın.
  • Konuşma terapisi veya ilaç tedavisi gibi tedavi seçeneklerini değerlendirin ve size en uygun olanı seçin.

Depresyonla mücadelede doğal ve psikolojik yaklaşımları bir arada kullanarak duygusal zekanızı geliştirebilir ve yaşam kalitenizi artırabilirsiniz. Kendinize ve duygusal ihtiyaçlarınıza özen gösterin, çünkü sağlıklı bir zihin ve bedenle daha mutlu bir yaşam sürdürebilirsiniz.

Ayrıca okuyun: Psikososyal Rehabilitasyonun Rolü


Depresyonun-Nedenleri-ve-Tedavi-Secenekleri-1200x675.jpg

2 Mayıs 2024 Sır Psikoloji

Depresyon, modern toplumda yaygın bir ruh sağlığı sorunudur ve birçok insanın yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. Depresyonun karmaşık bir hastalık olduğunu anlamak ve etkili tedavi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak, bu konuda adım atmaya istekli olanlar için önemlidir.

Ayrıca okuyun: Güncel Kültürel Faktörlerin Psikolojik Sağlık Üzerindeki Etkileri

Depresyonun Nedenleri

Depresyonun birçok farklı nedeni olabilir ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkar. Bunlar arasında biyolojik, psikolojik, çevresel ve sosyal faktörler yer alır.

Biyolojik faktörler

Beyindeki kimyasal dengesizlikler, genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler ve nörotransmitter aktivitesindeki bozukluklar gibi biyolojik faktörler depresyonun gelişiminde rol oynar.

Psikolojik faktörler

Kişisel travmalar, stresli yaşam olayları, düşük özsaygı, kaygı bozuklukları ve kronik hastalıklar gibi psikolojik faktörler depresyon riskini artırabilir.

Çevresel ve sosyal faktörler

İşsizlik, aile içi sorunlar, yalnızlık, toplumsal baskılar ve sosyal izolasyon gibi çevresel ve sosyal faktörler de depresyonun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

Depresyonun Tedavi Seçenekleri

Depresyonun tedavisi, genellikle birden fazla yaklaşımın kombinasyonunu gerektirir. İlaçlar, terapi, yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici önlemler, depresyonun yönetiminde kullanılan yaygın tedavi seçenekleridir.

İlaç tedavisi

Antidepresan ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olabilir. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve trisiklik antidepresanlar gibi ilaçlar, depresyon semptomlarını hafifletmek için sıkça kullanılır.

Terapi

Kognitif davranışçı terapi (KDT) ve psikodinamik terapi gibi terapi yöntemleri, depresyonun psikolojik kökenlerini ele alır ve bireylere sorun çözme becerileri kazandırır. Terapi, depresyon semptomlarını azaltmaya ve olumlu düşünce kalıplarını geliştirmeye yardımcı olabilir.

Yaşam tarzı değişiklikleri

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, depresyonun yönetiminde önemli bir rol oynar. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, yeterli uyku ve stresten kaçınma, depresyon semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Destekleyici önlemler

Aile ve arkadaşlarla destekleyici ilişkiler kurmak, depresyonla başa çıkmada önemlidir. Destek gruplarına katılmak ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak da duygusal destek sağlayabilir.

Ayrıca okuyun: Sosyal Algı ve Grup Dinamiklerinin Analizi


Depresyon-ve-Belirtileri-1200x675.jpg

1 Aralık 2023 Sır Psikoloji

Depresyon, modern yaşamın hızlı temposu ve karşılaşılan günlük streslerle birlikte yaygınlaşan bir zihinsel sağlık sorunudur. Hayatın zorlukları, zaman zaman herkesi etkileyebilir, ancak depresyon derin ve uzun süreli bir sıkıntı hissi olarak tanımlanabilir.

Ayrıca okuyun: Ruhsal Sağlıkta Toplumsal Etkiler

Depresyonun Tanımı ve Çeşitleri

Depresyon, genellikle sürekli üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik hisleri ile karakterizedir. Farklı türleri bulunmakla birlikte, en yaygın olanları arasında şunlar vardır:

Majör depresif bozukluk

Majör depresif bozukluk, kişinin günlük aktivitelerini sürdürmesini zorlaştıran şiddetli depresif belirtilerle karakterizedir. Uzun süreli devam edebilir ve genellikle tedavi gerektirir.

Distimi (Dysthymia)

Distimi, daha hafif ancak uzun süreli bir depresyon türüdür. Kişi, günlük yaşamında düşük düzeyde bir mutsuzluk hissiyle karşı karşıya olabilir.

Mevsimsel duygudurum bozukluğu

Mevsimsel duygudurum bozukluğu, genellikle kış aylarında az ışık almanın etkisiyle ortaya çıkan bir depresyon türüdür.

Depresyonun Belirtileri

Depresyon, farklı insanlarda farklı semptomlar gösterebilir, ancak genel belirtiler şunlar olabilir:

  • Sürekli üzüntü ve umutsuzluk hissi
  • Enerji kaybı ve sürekli yorgunluk
  • İştah değişiklikleri
  • Uyku problemleri (uyuyamama veya aşırı uyuma)
  • Konsantrasyon güçlükleri
  • Değersizlik ve suçluluk duyguları

Bu belirtiler, günlük aktiviteleri etkileyebilir ve sosyal, iş veya kişisel ilişkilerde zorluklara yol açabilir.

Depresyonun Nedenleri

Depresyonun ortaya çıkmasına sebep olan pek çok faktör bulunmaktadır. Bazıları şunlardır:

  • Genetik Yatkınlık: Ailede depresyon öyküsü, kişinin depresyona yatkın olabileceğini gösterebilir.
  • Kimyasal Dengesizlikler: Beyindeki kimyasal dengesizlikler depresyonu tetikleyebilir.
  • Çevresel Faktörler: Stresli olaylar, kayıplar veya travmatik deneyimler depresyona sebep olabilir.

Depresyonla Başa Çıkma Yolları

Depresyon, tedavi edilebilir bir durumdur. Baş etme yöntemleri şunları içerebilir:

Psikoterapi (Terapi)

Kognitif davranışçı terapi (KDT) veya konuşma terapisi gibi terapi türleri, depresyonu yönetmede etkili olabilir.

İlaç tedavisi

Depresyonun tedavisinde antidepresan ilaçlar kullanılabilir. Ancak bu ilaçların kullanımı uzman denetiminde olmalıdır.

Yaşam tarzı değişiklikleri

Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, düzenli uyku düzeni, stres yönetimi ve sosyal destek, depresyonun üstesinden gelmede yardımcı olabilir.

Ayrıca okuyun: Psikolojik Danışmanlıkta Ruh Sağlığı ve Kayseri’deki Uygulamalar



18 Aralık 2019 Sır Psikoloji



Sır Psikoloji

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI


Kayseri Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (Cognitive-Behaviour Therapy, CBT) şu anda uluslararası olarak psikopatolojik bozuklukları anlamak ve tedavi etmek için en güvenilir ve etkili modellerden biri olarak kabul edilmektedir.

Bu yaklaşım, duyguların, düşüncelerin ve davranışların arasındaki karmaşık bir ilişkiyi varsayar; duygusal problemlerin, hastanın deneyimlediği acıya ve bunları değiştirme olasılık ve fırsatlarına rağmen, zaman içinde sürdürülen işlevsiz inançların ürünü olduğunu vurgular.
Temel teori, duygusal ve davranışsal bozuklukların kökeni ve sürdürülmesinde bilişsel çarpıklıkların ve gerçekliğin öznel temsilinin önemini vurgular. Bu, olayların psikolojik, duygusal ve davranışsal problemler yaratmayacağı ve sürdürmeyeceği anlamına gelir, ancak bunlar bireyin bilişsel yapılarından (Filozof Epictetus zamanında zaten paylaşıldığı varsayılır) büyük ölçüde etkilenecektir.

Aslında, bilişsel psikoterapiyi karakterize eden ve ayıran şey, duygusal bozuklukların düşünceler, duygular ve davranışlar arasındaki ilişkinin analizi yoluyla açıklanmasıdır.

Bu nedenle bilişsel davranışçı terapi (CBT), hastaların daha işlevsel inançlarla yer değiştirmeleri ve / veya entegre edilmeleri için gerçekliğin tekrarlayan düşünceleri ve işlevsiz akıl yürütme ve yorumlama kalıplarını belirlemelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Bilişsel davranışçı terapi, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Yüksek Sağlık Kurumu tarafından yayınlanan son belgelerle onaylandığı gibi, anksiyete bozuklukları için tercih edilen tedavinin rolünü üstlenmiştir.

Yardıma ihtiyacınız varsa veya bir aile üyeniz veya arkadaşınızın tavsiyeye ihtiyacı varsa, Kayseri ‘de BDT uygulayan psikolog aramalarınızda Sır Psikoloji tercih edebilirsiniz

Bilişsel davranışçı terapi, aşağıdaki özelliklerle karakterize edilir:

BİLİMSEL OLARAK KURULMUŞTUR: Klinik müdahale, temel psikolojik araştırmalardan türetilen yapılar ve zihinsel süreçler hakkındaki bilgilerle kesinlikle tutarlıdır. Ayrıca kontrollü çalışmalarla bilişsel-davranışçı terapinin etkili bir tedavi olduğu gösterilmiştir.
Bilişsel-davranışçı terapi, aslında, depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde psikotrop ilaçlara üstün veya en azından eşit, ancak nükslerin önlenmesinde çok daha faydalı sonuçlar göstermiştir.

AMACA YÖNELİKTİR: Bilişsel-davranışçı psikoterapist, ilk toplantılarda terapinin hedeflerini belirlemek, bir teşhis koymak ve hastaya kendi ihtiyaçlarına uygun bir tedavi planı üzerinde anlaşmak için hastayla birlikte çalışır. Daha sonra, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını kontrol etmek için ilerlemeyi periyodik olarak kontrol etmeye özen gösterir.

PRATİK VE SOMUT: Tedavinin amacı somut psikolojik problemlerin çözülmesine dayanır. Bazı tipik amaçlare depresif semptomların azaltılması, panik atakların ortadan kaldırılması ve olası eşlik eden agorafobi, kompulsif ritüellerin veya patolojik yeme davranışlarının azaltılması veya ortadan kaldırılması, başkalarıyla ilişkilerin teşvik edilmesi, sosyal tecrit vb. dahildir.

DANIŞAN VE TERAPİST ARASINDA İŞBİRLİĞİ OLUYOR: Danışan ve terapist, konuyu sorunlarını çözmek için yönlendirebilecek stratejileri anlamak ve geliştirmek için birlikte çalışır. CBT aslında, esasen hasta ve terapist arasındaki işbirliğine dayanan bir psikoterapidir. Her ikisi de, hastayı ele alan duygusal ve davranışsal sorunların nedeni olabilecek belirli düşünme yollarının tanımlanması ve sorgulanmasında aktif olarak yer almaktadır.

KISA SÜRELİDİR: Bilişsel-davranışçı terapi mümkün olduğunca kısa vadelidir. Terapi süresi genellikle duruma bağlı olarak çoğu zaman haftalık olarak dört ila on iki ay arasında değişir. Daha uzun bir tedavi süresi gerektiren daha ciddi psikolojik problemler, bilişsel terapinin, psikotrop ilaçların ve diğer tedavi şekillerinin entegre kullanımından hala yararlanmaktadır.

Bilişsel davranışçı psikoterapi iki farklı tedavi yöntemini birleştirir

1. DAVRANIŞ PSİKOTERAPİSİ

Zorluk yaratan durumlar ile kişinin bu gibi durumlarda ortaya koyduğu olağan duygusal ve davranışsal tepkiler arasındaki ilişkiyi, yeni yanıt yolları, korkulan durumlara kademeli olarak maruz kalma ve rahatsızlık durumları değişmeye yardım ediyor.

2. BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ

Hastanın yaşadığı güçlü ve kalıcı sorunlu duygularla eşzamanlı olarak tekrar eden düşünceleri, gerçekliğin akıl yürütme ve yorumlama kalıplarını tanımlamaya yardımcı olur. Onları düzeltmeye, zenginleştirmeye, diğer daha gerçekçi düşüncelere entegre etmeye veya her durumda kişinin refahı için daha işlevsel hale getirmeye yardımcı olur.

Bilişsel davranışçı terapide içerik ve sorunlu bilişsel süreçlerdeki değişim (inançlar, değerlendirmeler, beklentiler, duygular, bilişsel çarpıtma ve b.) sadece hastaların işlevsiz inançlarının tartışılması ve yeniden düzenlenmesi yoluyla değil, çok sayıda ve çeşitli yöntemlerle de takip edilmektedir. Müdahale, sadece bireyin işleyişinin bilişsel yönlerine değil, aynı zamanda özellikle duygusal ve davranışsal olanlara da yöneliktir.

Bilişsel davranışçı terapinin tarihi

Aaron Beck ve Albert Ellis tarafından 1960’larda (Beck 1967, Ellis 1962) ilk kez öne sürülen temel varsayım, hastanın zihinsel temsillerinin (inançlar, otomatik düşünceler, kalıplar), minimum çıkarımla, psikolojik sıkıntıyı ve zaman içindeki sürekliliğini açıklamasına izin vermesidir. İşlevsel olmayan duygusal reaksiyonlar ve rahatsızlık, bilişsel tip içerik ve biçimsel çarpıklıkların – patoloji, işlevsiz düşünce, kalıp ve süreçlerin sonucudur. Bu şemalarda değişiklik yapılmaması, aksine kanıtlara rağmen, geçersiz kılmalarını “önleyen” ve rahatsızlığın sürdürülmesine katkıda bulunan prosedürel ve içerik hatalarıyla açıklanmaktadır.

Bu nedenle duygusal rahatsızlıkların açıklanmasında dış olayların oynadığı rol nedensel değil, kişisel, kendine özgü, yani bireysel öznenin inanç sistemine ve deneyimlerine dayanmaktadır. Duygusal reaksiyonları ve işlevsiz davranışları (ve dolayısıyla bozuklukları) açıklamamıza izin veren şey, bireyin içeriğine ve bilişsel süreçlerine dayalı olayları yorumlama şeklimizdir.

Bu perspektifte zihin, bireyin deneyimlerini değerlendirdiği ve duygusal tepkileri, zihinsel aktiviteyi ve davranışı düzenlediği bir amaç ve bilgi sistemi olarak tanımlanmaktadır (Castelfranchi, Mancini ve Miceli, 2002). Psikopatolojik semptomlar, danışanın zihninde var olan bir hedefe ulaşmayı amaçlayan faaliyetlerin ifadesi olarak kavramsallaştırılır.

Bilişsel davranışçı psikoterapi, 1960’larda belirtildiği gibi, psikanalist olarak eğitilmiş iki terapist tarafından geliştirildi: Aaron Beck ve Albert Ellis.

Sıklıkla inanılanın aksine, bilişsel terapinin davranış terapisinin bir evrimi olmadığını belirtmeliyiz. Bu iki terapi, aynı dönemde ve bağımsız olarak bulunmuş ve daha sonra birleşerek tek bir klinik yöntemın doğmasına sebep olmuştur.

Bu nedenle, bir tedavi yöntemi olarak, özellikle de depresyon ve anksiyete bozukluklarının tedavisi olarak doğrudan klinikten gelen bir tedavidir.

Davranışçılıkla karşılaşma daha sonra gelir ve iki yol izler: bir yandan, bilişsel yazarlar, kurucular Beck ve Ellis’ten başlayarak, hem kliniğe uygulanan bilimsel yönteme hem de klinik sonuçlara göre davranışı iyileştirir.

Beck’in bilişsel terapisi Uluslararası Bilişsel Psikoterapi Derneği’nde hala baskın bir rol oynamasına rağmen, şu anda, bilişsel terapi hakkında konuştuğumuzda, düzinelerce farklı yaklaşımın ayırt edildiği homojen olmayan bir terapötik yöntemden bahsediyoruz.

Uluslararası literatüre ve bilişsel terapi veya bilişsel-davranışçı terapi olarak adlandırılan tüm yaklaşımlara bakarsanız durum daha da karmaşıktır; davranışsal sıfatın varlığı ve önemi de doğrudan davranışsal türetme ilke ve prosedürlerine verilen ağırlığı kısmen yansıtmaktadır. Bilişsel terapinin tanımında tanınan tüm yaklaşımların ortak noktası, anlam yapıları ve bilgi işleme süreçleri üzerinde ortak vurgu olup, bu nedenle, bilişsel değişkenin klinik olayların açıklanmasında baskın olarak tanınmasıdır.

Ayrıca, tedavi yöntemi, prosedürlerdeki farklılıklardan bağımsız olarak, bilişsel değişkenin değişimin ana aracı olarak manipülasyonunu içerir. Bilişsel davranışçı psikoterapi, Kanıta Dayalı Tıp perspektifine göre bilimsel düzeyde gösterilen bir etkinlikle, farklı psikolojik rahatsızlıklar ve farklı psikopatolojik ve psikiyatrik tanısal olaylar için tercih edilen psikolojik tedavi olarak düşünülebilir.

Kayseri BDT uygulayan psikolog arayışınızda bize başvurabilirsiniz

RANDEVU ALIN..

RANDEVU MAİL:






    İsminiz

    E-mail Adresiniz

    Doktor Tercihiniz

    Tarih

    Düşünceleriniz



    emdr-therapy-training-01.png

    14 Temmuz 2018 Sır Psikoloji0

    [vc_row][vc_column][vc_column_text]

    EMDR nedir?

    EMDR, İngilizce adıyla Eye Movement Desensitization and Reprocessing (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) olarak adlandırılan bir psikoterapi yönteminin kısaltmasıdır. EMDR terapisinin hem kısa sürede hem de kalıcı ve etkili terapi olmasının nedeni bir çok psikoterapi yöntemini sistematik bir alt yapı içerisinde kapsayan kompleks bir terapi olmasından kaynaklanmaktadır. Emdr terapisinde psikodinamik bilişsel davranışçı, yaşantısal, fizyolojik ve etkileşimsel terapi yaklaşımlarından yöntemler kullanılmaktadır. Terapi sürecinde sadece düşüncelere değil aynı zamanda da duygular beden duyumuna odaklanan bir terapi olması onu hem diğer terapilerden ayırmakta hemde güçlü kılmaktadır.

    Beyin fizyoloik temelli bir sistemle her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu düşünce bedensel duyum imge ses ve koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir , bu deneyimle öğrenme gerçekleşir. Bireyin yaşamış olduğu durumlar travmatik ya da rahatsız edici olur ve yeni bir anı ağına entegre olamaz ise  deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarıyla işlevsel bir bağlantı kuramaz ve öğrenme gerçekleşemez. Duygular düşünceler imgeler sesler beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır , bugün yaşanılan bazı durumlar geçmişte yaşamış olunan anıları tetiklerse  kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir. EMDR ye göre yaşanan rahatsızlıkların nedeni işlev bozucu  işlenmeden depolanmış anıların şimdiki zamanda yaşanıyormuş  gibi hissedilmesidir.

    Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı (EMDR bireyin baş edemediği ve bireyi rahatsız eden durumu bir travma olarak kabul eder)  günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. . EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomları, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir. Bu kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. EMDR terapisi sonrasında  danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.

    Emdr kısa süreli terapiler grubundadır ve seansların süresi danışana ve danışanın yaşamış olduğu  onu rahatsız eden duruma bağlı olarak değişmektedir eğer danışanın tek bir travmatik anısı varsa görüşmeler ile 1-3 seans sürmektedir ve yapılan araştırmalarda hem etkili  hemde kalıcı olduğunu göstermektedir..

    .EMDR şu problem türlerinde özellikle etkili olmaktadır; Cinsel Taciz, Tecavüz, Fiziksel Şiddet, Psikolojik Şiddet, Duygusal İstismar, Doğal Afetler, Aldatılma, Aldatma, Terkedilme,  vb.

    • Kompleks Travma ve Buna Bağlı Kişilik Sorunları
    • Depresyon
    • Kaygı Bozuklukları (Panik bozukluk, Yaygın Kaygı Bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluk vb.)
    • Fobiler ve Korkular (Sosyal Fobi, Yükseklik Korkusu, Uçak Korkusu, Agorafobi vb.)
    • Uzun Süren Yas
    • Kendilik Değer ve Özgüven Problemleri
    • Öfke ve Stres Yönetimi
    • Psikolojik Kökenli Fiziksel Rahatsızlıklar (Baş Ağrısı vb.)
    • Kilo Kontrolü ve Yeme Bozuklukları
    • Beden Algısı Bozuklukları

    EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.

    EMDR Terapisti
    Psk. Dan. Kübra ÖZTÜRK

     

    [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]


    Sır Psikoloji

    Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

    Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

    Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

    Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.