Blog

Sır Psikoloji

Blog

Sizofreni-Belirtileri-ve-Nedenleri.jpg

22 Temmuz 2024 Sır Psikoloji

Şizofreni, zihnin karmaşık labirentlerinde kaybolmuş gibi hissettiren, insanı gerçeklikten koparan bir hastalıktır. Bu gizemli hastalığın belirtileri ve nedenleri üzerine yapacağımız bu yolculukta, şizofreninin bilinmeyenlerine ışık tutmaya çalışacağız. Şizofreni, sadece bir hastalık değil, aynı zamanda bir yaşam mücadelesidir. Bu mücadele, hem hasta hem de yakınları için zorlu bir süreçtir. Ancak, doğru bilgi ve destekle bu zorlu yolculuğu aşmak mümkündür.

Şizofreni Nedir?

Şizofreni, düşünce, duygu ve davranışlarda bozulmalara neden olan kronik bir beyin hastalığıdır. Bu hastalık, kişinin gerçeklikle bağlantısını kopararak sanrılar, halüsinasyonlar ve düzensiz düşünceler gibi belirtilere yol açar. Şizofreni, genellikle ergenlik döneminin sonları veya yetişkinliğin başlarında ortaya çıkar. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Şizofreninin belirtileri, her hastada farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda belirtiler hafif seyrederken, bazılarında ise daha şiddetli olabilir. Şizofreni belirtileri genellikle üç ana grupta incelenir: pozitif belirtiler, negatif belirtiler ve bilişsel belirtiler. Pozitif belirtiler, kişinin normalde sahip olmadığı düşünce ve davranışların ortaya çıkmasıdır. Negatif belirtiler ise kişinin normalde sahip olduğu düşünce ve davranışların kaybolmasıdır. Bilişsel belirtiler ise düşünme, hafıza ve dikkat gibi zihinsel işlevlerde bozulmalardır.

Şizofreninin teşhisi, hastanın belirtilerinin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesiyle yapılır. Hastanın tıbbi geçmişi, aile geçmişi ve yaşam tarzı da teşhis sürecinde önemli rol oynar. Şizofreninin kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, ilaç tedavisi ve psikoterapi gibi yöntemlerle belirtilerin kontrol altına alınması ve hastanın yaşam kalitesinin artırılması mümkündür.

Şizofreninin Belirtileri

Şizofreni, zihnin gizemli bir dansına benzer. Bu dansın figürleri, her hastada farklılık gösterir. Kimi zaman sanrılar ve halüsinasyonlar eşliğinde gerçeklikten kopuş yaşanırken, kimi zaman da duygusal donukluk ve içe kapanma gibi belirtilerle kendini gösterir. Şizofreninin belirtileri, hastalığın seyrini ve tedavi sürecini etkileyen önemli unsurlardır.

Pozitif belirtiler

Pozitif belirtiler, şizofreninin en belirgin ve dikkat çekici belirtileridir. Bu belirtiler, kişinin normalde sahip olmadığı düşünce ve davranışların ortaya çıkmasıdır. Sanrılar, halüsinasyonlar ve düzensiz düşünceler pozitif belirtiler arasında yer alır.

  • Sanrılar: Sanrılar, kişinin gerçek dışı inançlara sahip olmasıdır. Örneğin, bir kişi kendisinin bir peygamber olduğuna veya başkaları tarafından takip edildiğine inanabilir. Sanrılar, hastanın günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve tedavi edilmediği takdirde daha da kötüleşebilir.
  • Halüsinasyonlar: Halüsinasyonlar, kişinin gerçekte olmayan şeyleri görmesi, duyması, koklaması, tatması veya hissetmesidir. En sık görülen halüsinasyon türü işitsel halüsinasyonlardır. Kişi, gerçekte olmayan sesler duyabilir ve bu sesler ona emirler verebilir veya onu tehdit edebilir.
  • Düzensiz düşünceler: Düzensiz düşünceler, kişinin düşüncelerinin mantıksız ve tutarsız olmasıdır. Kişi, bir konudan diğerine atlayabilir veya düşüncelerini ifade etmekte zorlanabilir. Düzensiz düşünceler, kişinin iletişim kurmasını zorlaştırabilir ve günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.

Negatif belirtiler

Negatif belirtiler, şizofreninin daha az dikkat çekici ancak en az pozitif belirtiler kadar önemli belirtileridir. Bu belirtiler, kişinin normalde sahip olduğu düşünce ve davranışların kaybolmasıdır. Duygusal donukluk, içe kapanma, ilgisizlik ve konuşmada azalma negatif belirtiler arasında yer alır.

  • Duygusal donukluk: Duygusal donukluk, kişinin duygularını ifade etmekte zorlanması veya hiç ifade edememesidir. Kişi, mutlu, üzgün, kızgın veya korkmuş gibi duyguları hissetmeyebilir veya bu duyguları başkalarına göstermeyebilir.
  • İçe kapanma: İçe kapanma, kişinin sosyal ilişkilerden uzaklaşması ve yalnız kalmayı tercih etmesidir. Kişi, arkadaşları ve ailesiyle görüşmek istemeyebilir veya sosyal etkinliklere katılmak istemeyebilir. İçe kapanma, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ve depresyona yol açabilir.
  • İlgisizlik: İlgisizlik, kişinin normalde zevk aldığı aktivitelere karşı ilgi duymamasıdır. Kişi, hobileriyle ilgilenmeyebilir, sevdiği şeyleri yapmaktan vazgeçebilir veya kişisel bakımına özen göstermeyebilir. İlgisizlik, kişinin motivasyonunu düşürebilir ve yaşamdan zevk almasını engelleyebilir.
  • Konuşmada azalma: Konuşmada azalma, kişinin daha az konuşması veya hiç konuşmamasıdır. Kişi, sorulara kısa cevaplar verebilir veya konuşmayı başlatmak istemeyebilir. Konuşmada azalma, kişinin iletişim kurmasını zorlaştırabilir ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.

Bilişsel belirtiler

Bilişsel belirtiler, şizofreninin en sinsi belirtileridir. Bu belirtiler, kişinin düşünme, hafıza ve dikkat gibi zihinsel işlevlerinde bozulmalara neden olur. Dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri ve karar verme güçlüğü bilişsel belirtiler arasında yer alır.

  • Dikkat eksikliği: Dikkat eksikliği, kişinin bir işe odaklanmakta zorlanması veya kolayca dikkatinin dağılmasıdır. Kişi, bir konuşmayı takip etmekte zorlanabilir, bir kitabı okumakta güçlük çekebilir veya bir görevi tamamlamakta uzun zaman harcayabilir. Dikkat eksikliği, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve iş veya okul performansını düşürebilir.
  • Konsantrasyon güçlüğü: Konsantrasyon güçlüğü, kişinin bir konuya uzun süre odaklanamamasıdır. Kişi, zihnini bir konu üzerinde yoğunlaştırmakta zorlanabilir veya düşünceleri sürekli olarak farklı konulara kayabilir. Konsantrasyon güçlüğü, kişinin öğrenmesini ve verimli çalışmasını engelleyebilir.
  • Hafıza problemleri: Hafıza problemleri, kişinin yeni bilgileri öğrenmekte veya eski bilgileri hatırlamakta zorlanmasıdır. Kişi, isimleri, yerleri veya olayları hatırlayamayabilir veya önemli bilgileri unutmuş gibi hissedebilir. Hafıza problemleri, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve bağımsızlığını kısıtlayabilir.
  • Karar verme güçlüğü: Karar verme güçlüğü, kişinin bir seçim yaparken zorlanması veya doğru kararı verememesidir. Kişi, basit kararlar vermede bile uzun zaman harcayabilir veya başkalarının fikirlerine güvenmek zorunda kalabilir. Karar verme güçlüğü, kişinin yaşamındaki önemli kararları etkileyebilir ve geleceğini şekillendirmesini zorlaştırabilir.

Şizofreni Nedenleri

Şizofreni, zihnin gizemli labirentinde yapılan bir yolculuktur. Bu yolculukta, genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki dengesizlikler ve çevresel faktörler gibi pek çok etken rol oynar. Şizofreninin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, bilim insanları bu hastalığın ortaya çıkmasında etkili olan faktörleri araştırmaya devam etmektedir.

Genetik yatkınlık

Şizofreni, aileden gelen bir miras olabilir. Eğer birinci derece akrabalarınızdan biri şizofreni hastasıysa, sizin de bu hastalığa yakalanma riskiniz artar ancak bu, hastalığa kesin olarak yakalanacağınız anlamına gelmez. Şizofreni, tek bir genle değil, birden fazla genin etkileşimiyle ortaya çıkar. Bu nedenle, şizofreniye yatkınlık geni taşıyan herkes hastalığa yakalanmaz. Genetik yatkınlık, sadece bir risk faktörüdür ve hastalığın ortaya çıkmasında tek başına yeterli değildir.

Beyin kimyasındaki dengesizlikler

Beynimiz, karmaşık bir kimyasal fabrikası gibidir. Bu fabrikada üretilen nörotransmitterler, sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlar. Şizofreni hastalarında, dopamin ve glutamat gibi bazı nörotransmitterlerin düzeylerinde dengesizlikler olduğu düşünülmektedir. Bu dengesizlikler, beyin fonksiyonlarını etkileyerek şizofreni belirtilerine yol açabilir.

Dopamin, beyinde ödül, motivasyon ve hareket kontrolü gibi işlevlerde rol oynar. Şizofreni hastalarında, dopamin düzeylerinin yüksek olduğu düşünülmektedir. Bu durum, halüsinasyonlar ve sanrılar gibi pozitif belirtilere neden olabilir. Glutamat ise beyinde öğrenme, hafıza ve düşünme gibi işlevlerde rol oynar. Şizofreni hastalarında, glutamat düzeylerinin düşük olduğu düşünülmektedir. Bu durum, negatif belirtiler ve bilişsel bozukluklara neden olabilir.

Çevresel faktörler

Yaşamın her anı, beynimizde izler bırakır. Bu izler, bazen olumlu bazen de olumsuz olabilir. Şizofreni hastalarında, doğum öncesi ve sonrası dönemde yaşanan bazı olumsuz olayların hastalığın ortaya çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Annenin gebelik sırasında enfeksiyon geçirmesi, doğum komplikasyonları, çocukluk döneminde yaşanan travmalar ve stresli yaşam olayları şizofreni riskini artırabilir.

Bunun yanı sıra, madde kullanımı da şizofreni riskini artıran bir faktördür. Özellikle esrar, amfetamin ve kokain gibi maddelerin kullanımı, şizofreniye yatkınlığı olan kişilerde hastalığın daha erken ortaya çıkmasına veya belirtilerin daha şiddetli olmasına neden olabilir.

Şizofreni Teşhisi

Şizofreni teşhisi, zihnin gizemlerini çözmek gibidir. Bu süreçte, hastanın belirtileri, tıbbi geçmişi, aile geçmişi ve yaşam tarzı gibi pek çok faktör göz önünde bulundurulur. Şizofreni teşhisi, genellikle bir psikiyatrist tarafından yapılır. Psikiyatrist, hastayla ayrıntılı bir görüşme yaparak belirtileri değerlendirir ve diğer olası nedenleri ekarte etmek için bazı testler isteyebilir.

Şizofreni teşhisi için belirli bir test olmamakla birlikte, psikiyatrist hastanın belirtilerini değerlendirmek için bazı ölçekler ve anketler kullanabilir. Bu ölçekler ve anketler, hastanın düşünce, duygu ve davranışlarında ne gibi bozukluklar olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Ayrıca, psikiyatrist hastanın beyin yapısını ve işlevlerini incelemek için bazı görüntüleme yöntemleri (örneğin, MRI veya PET taraması) isteyebilir.

Şizofreni teşhisi, hastanın yaşamı için önemli bir dönüm noktasıdır. Doğru teşhis, doğru tedaviye ve dolayısıyla daha iyi bir yaşam kalitesine kapı açar. Şizofreni teşhisi konan hastaların, düzenli olarak bir psikiyatrist tarafından takip edilmesi ve tedavi planına uyması önemlidir.

Şizofreni Tedavisi

Şizofreni, zorlu bir hastalık olsa da, umut ışığı her zaman vardır. Şizofreninin kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, ilaç tedavisi, psikoterapi ve destekleyici tedavilerle belirtilerin kontrol altına alınması ve hastanın yaşam kalitesinin artırılması mümkündür.

İlaç tedavisi

Şizofreni tedavisinde en sık kullanılan yöntem ilaç tedavisidir. Antipsikotik ilaçlar, beyin kimyasındaki dengesizlikleri düzenleyerek halüsinasyonlar, sanrılar ve düzensiz düşünceler gibi pozitif belirtileri azaltır. Antipsikotik ilaçlar, farklı türlerde ve formlarda olabilir. Psikiyatrist, hastanın belirtilerine ve genel sağlık durumuna göre en uygun ilacı seçer.

İlaç tedavisinin yan etkileri olabilir. Bu nedenle, hastaların ilaçlarını düzenli olarak kullanması ve olası yan etkileri konusunda doktorlarıyla iletişim halinde olması önemlidir. İlaç tedavisi, şizofreni belirtilerini kontrol altına almak için uzun süreli bir tedavi yöntemidir.

Psikoterapi

Psikoterapi, şizofreni hastalarının düşünce, duygu ve davranışlarını anlamalarına ve yönetmelerine yardımcı olan bir tedavi yöntemidir. Psikoterapi, bireysel, grup veya aile terapisi şeklinde uygulanabilir. Psikoterapi, hastaların hastalıklarıyla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine, sosyal ilişkilerini güçlendirmelerine ve yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olur.

Destekleyici tedaviler

Şizofreni hastaları için destekleyici tedaviler de önemlidir. Bu tedaviler, hastaların günlük yaşam becerilerini geliştirmelerine, iş veya okul hayatına uyum sağlamalarına ve bağımsız yaşamalarına yardımcı olur. Destekleyici tedaviler arasında mesleki rehabilitasyon, sosyal beceri eğitimi ve aile eğitimi gibi yöntemler yer alır.

Şizofreni ve Toplum

Şizofreni, toplumda yanlış anlaşılmalara ve önyargılara neden olabilen bir hastalıktır. Şizofreni hastaları, genellikle “deli” veya “tehlikeli” olarak damgalanır. Bu tür önyargılar, hastaların sosyal dışlanmasına, iş bulma zorlukları yaşamasına ve yaşam kalitelerinin düşmesine neden olabilir.

Şizofreni hakkında doğru bilgi sahibi olmak, bu önyargıları kırmak için önemlidir. Şizofreni, tıpkı diğer kronik hastalıklar gibi tedavi edilebilen bir hastalıktır. Şizofreni hastaları, doğru tedavi ve destekle toplumda aktif bir rol oynayabilirler.

Şizofreni hastalarına ve yakınlarına destek olmak, bu zorlu yolculuğu daha kolay hale getirebilir. Şizofreni ile ilgili bilgilendirme çalışmaları yapmak, hastalara ve yakınlarına yönelik destek grupları oluşturmak ve şizofreni hastalarının topluma entegre olmalarını sağlamak için çaba sarf etmek, bu konuda atılabilecek adımlardan bazılarıdır.


Sır Psikoloji

Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

Blog Yazıları

Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.