Rem, Nonrem ve Uykunun Beş dönemi nedir?

Uyku, insan ömrünün yaklaşık üçte birinşi oluşturmaktadır. Farklı 5 dönem dikkati çekmektedir. Bu dönemlerden birisi hızlı göz hareketleri (Rapid Eye Movement -REM) dönemi, diğerleri de Non-REM (NREM) olarak adlandırılmaktadır.

Warning: Trying to access array offset on value of type bool in /home/u161564390/domains/sirpsikoloji.com/public_html/wp-content/themes/medicare/single.php on line 134

Rem, Nonrem ve Uykunun Beş dönemi nedir?

11 Aralık 2018 2
uyku-evreleri-01.jpg

Rem, Nonrem ve Uykunun Beş dönemi nedir?

Uyku, insan ömrünün yaklaşık üçte birinşi oluşturmaktadır. Farklı 5 dönem dikkati çekmektedir. Bu dönemlerden birisi hızlı göz hareketleri (Rapid Eye Movement -REM) dönemi, diğerleri de Non-REM (NREM) olarak adlandırılmaktadır.

Genellikle kısa bir uyanıklık döneminden sonra uykuya geçilmektedir. Uykunun başlamasından yaklaşık 90 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Daha sonra da yaklaşık 90 dakika aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genel olarak uykunun ilk 1/3’lük bölümünde derin uyku, son 1/3’ünde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır.

NONREM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrılabilir:

  1. a) Yüzeyel uyku (1. dönem ve kısmen 2. dönem): Yüzeyel uyku, uyku uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir. b) Derin uyku (yavaş dalga uykusu) (3. ve 4. dönemler): Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemin bir temel özelliği de büyüme hormonu (GH) salgılanmasındaki artıştır. GH salgısındaki artışla birlikte protein sentezi artmakta, metabolizma yavaşlamakta, kardiyovasküler sistem ve solunum sistemindeki fizyolojik aktivitelerde genel olarak azalma dikkati çekmektedir. Bu nedenle, bu döneme anabolik dönem adı verilmektedir. Tüm bu değişmelerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiği kabul edilmektedir.
  2. c) REM döneminde solunum ve göz kasları dışındaki iskelet kaslarında tonus kaybı (atoni) olmaktadır. Bu sırada hızlı göz hareketleri (REM) başlamakta, fazik ve tonik değişmeler birbirini izlemekte, bilişsel ve fizyolojik aktivitelerde artış dikkati çekmektedir. Erkeklerde ereksiyon ortaya çıkmakta (nocturnal penile tumescence – NPT), kalp atımında taşikardi, bradikardi dönemleri gözlenmekte, solunum sayısı ve derinliği değişmeleri ortaya çıkmaktadır. Seçici olarak yavaş dalga uykusu ya da REM ortadan kaldırıldığında, bir sonraki gecede insanların neredeyse bir önceki gecenin eksikliğini tamamlarcasına yoğun REM ya da yavaş dalga uykusu uyudukları dikkati çekmektedir. Buna rebound fenomeni adı verilmektedir. Sadece REM ve yavaş dalga uykusunda rebound fenomeninin olması, bu dönemlerin öneminin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Genç erişkin insan uykusunda uyku dönemleri yaklaşık olarak aşağıdaki şekilde dağılmaktadır.

 

Genç erişkin insanda uyku dönemlerinin dağılımı;

  1. dönem % 5-10
  2. dönem % 45-60
  3. ve 4. dönem % 20-25

REM dönemi % 20-30

 

REM (Rapid Eye Movement) uykusu olarak adlandırılan uyku döneminde; vücut gevşer, hızlı göz hereketleri ve hızlı beyin dalgaları gözlenir. Kişinin REM uykusu sırasında uyandırılması kolaydır. Bu dönem adrenerjik kontrol altındadır ve hakim mediatör norepineşrindir. Non-

REM uykusu olarak adlandırılan dönem ise; Serotonerjik kontrol altında olup üç evreye ayrılır. Birinci evreden üçüncüye doğru gidildikçe uyku derinleşir. Üçüncü evrede kişinin uyandırılması oldukça güçtür ve tam uyanıklık haline gelmesi 5 dakika alabilir. Normal sağlıklı bir bireyin gecelik uykusu boyunca bu fazlar 4-6 kez ardı sıra tekrar eder. Kişi uykuya ilk daldığında  Non-REM  uykusunun ilk üç fazı geçilerek REM uykusuna başlanır. İlk  Non-REM uykusu 70-100 dakika  sürer  ve bunun büyük bölümü evre 3’te geçer. – Gece boyunca REM uykusunun süresi giderek uzar ve evre 3 denilen yavaş dalga uykusu (derin uyku) kısalır. Sabaha karşı uyku, ağırlıklı olarak REM ve evre 2 NonREM’den oluşur. Aynı şekilde yaş ilerledikçe yavaş dalga uykusu kısalır. Genç erişkinlerde gecenin ilk 1/3’ünde derin uyku, NonREM uykusunda baskın durumdayken; gecenin son 1/3’ünde REM uykusu baskındır.

Genel olarak bakıldığında uyku retiküler aktive edici sistem üzerinden kortikal aktivasyonla ilişkilidir. NonREM’de bu sistemin inhibe olmasıyla korteks baskılanır. REM fazında sistem yeniden aktive olur, ancak duyusal ve motor- fonksiyonlar uyanıklık haline göre göreceli olarak daha azdır. 2,3  Uykuyla ilgili bazı genellemeler yapılabilir: Uyku, NonREM’le başlar; yaklaşık 90 dakikada bir NonREM ve REM uykusu birbirini takip eder.

Yavaş dalga uykusu gecenin ilk 1/3’ünde egemendir ve uyku öncesi uyanıklık süresiyle ilişkilidir. Gecenin son 1/3’ünde REM uykusu egemen olur ve bu durum da sirkadiyen ritimle bağlantılıdır. Gece içinde uyanıklık süresi, toplam uyku periyodunun  %5’inden azdır.  Uykuda NonREM-I, %2-5; NonREM-II, %45-55; NonREM-III, %15-20’ lik kısmı oluşturur. NonREM uykusu tüm uyku süresinin %75-80’lik bölümünü kapsar. REM uykusunu ise; 4-6 parçalık ayrı dilimler halinde, %20-25’lik payı vardır. Uyku evrelerinin dağılımını etkileyen faktörlerin başında yaş gelir. Yenidoğan döneminde uyanıklıktan uykuya geçişte çoğunlukla REM uykusu eşlik eder; NonREM-REM periyodik değişimleri, erişkindeki gibi 90 dk’da değil, 50-60 dakikadadır. İnsan hayatında uykunun belki de en çok değişkenlik gösterdiği dönem adolesan dönemidir. Adolesan dönemi, çocukluk ve erişkin dönem arasında bir geçiş dönemi olup biyolojik ve psikolojik değişimlerin en yoğun yaşandığı, uyku ve uyanıklık ritminde de büyük değişikliklerin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bu dönemde gece uyku süresi artar, uyku başlangıç saati daha geç saatlere kayar. Yapılan çalışmalar, adolesanların ihtiyaç duydukları uyku süresinin çocuk ve erişkinlere göre daha  fazla, ortalama 8.5-9.5 saat/gün olduğunu göstermiştir. Artmış uyku ihtiyacına rağmen bu yaş dönemine özgü biyolojik, psikiyatrik ve sosyal faktörler, uyku süresinin kısalmasına ve dolayısıyla buna bağlı birçok problemin ortaya çıkmasına neden olur. Adolesanlarda gece uykuya direnme, sık uyanma, gündüz uykululuk gibi uykuyla ilgili semptomların insidansı %10,8 ile %27,7 oranında bildirilmekte bununla birlikte bunlara bağlı olarak yardıma başvurma veya tedavi ise oldukça düşük düzeyde seyretmektedir.

 

Kaynaklar

Özgen, Ş. (2001). Uyku ve uyku bozuklukları. Psikiyatri Dünyası, 5, 41-48.

 


2 comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Sır Psikoloji

Günümüzde yaşam koşullarının hızla değişmesi, bireyleri psikolojik, sosyal ve akademik yönden pek çok sorunla yüz yüze getirmektedir. Sorunlarımızla başa çıkabilmek için yalnızca kişisel gayretlerimiz yeterli gelememekte profesyonel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır.

Bizler bu ihtiyacı fark edip 2016 yılında Sır Psikoloji Aile Danışma Merkezini kurduk.Kurumumuz T.C. Kayseri Valiliği tarafından ruhsatlandırılmış Aile Çalışma Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı özel bir kurumdur.

Amacımız, bireylerin yaşam kalitelerini artmasını sağlayıp, bireysel iyilik hallerine, psikososyal gelişimlerine katkı sağlamak bunun içinde Psikoloji biliminin bilgi ve birikimlerini danışanlarımızın hizmetine sunmaktır.

Copyright by Sır Psikoloji 2020. All rights reserved.